Erdoğan’dan İdlib mesajı: Verdiğimiz süre doluyor, geri adım atmayacağız

Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdilb konusunda verdikleri sürenin dolduğunu ve geri adım atmayacaklarını belirtti.

Erdoğan’dan İdlib mesajı: Verdiğimiz süre doluyor, geri adım atmayacağız
Son Güncelleme: 26 Şubat 2020 Çarşamba 13:06
26 Şubat 2020 Çarşamba 13:05

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erdoğan’ın açıklamalar şöyle;

“Hazırlanan bu sürpriz benim için çok duyguluydu. Çocukluk yıllarıma beni götürmesi ve oradaki birkaç anekdot çok önemliydi. Bu simitti, bu kitaptı, bu suydu. Bunların üçü çocukluk yıllarımın en önemli başlıklarıydı. Sınıfımdaki bir arkadaşımın kitapevi vardı, orada elde ettiğim imkanlarla aldığım ilk eser Hukuk-u İslamiye Kamusuydu. Taksitlerini simit, su satarak ödemiştim. O günden bugüne de bu şekilde geldik. Böyle başlayan bir hayat, şimdi de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki dev kütüphane... Şüphesiz ki kitap bizim için en önemli yol arkadaşı. Her kitap bir alimdir. Onun için kitap saygıdeğerdir. Kitap bizim medeniyetimizde büyük öneme haizdir. Hazırlanan bu kısa da olsa takdim de sizlere, emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.

Köklü bir dönüşüm gerekli

Deprem felaketi kendini bize sürekli hatırlatıyor. Son olarak Van'da can kaybıyla sonuçlanan bir deprem daha yaşadık. Vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Bilim insanları yeni depremler beklendiğinin haberini veriyor. Ülkemizde 6 ve üzeri 50 deprem yaşadığımızı düşündüğümüzde bu ikazlara hak vermemek elde değildir. Bizim dönemimiz öncesi yapılan yapı stoku depreme dayanıksızdır. Türkiye gibi 83 milyon nüfusa, 10 milyon binada böylesine köklü bir dönüşümü gerçekleştirmenin kolay olmadığı ortadadır. İlk etapta 6,7 milyon konut yenilenmelidir. Tüm kamu kaynaklarını aktarsak da bu dönüşüm yıllarca sürer. En riskli yapılarla başlayıp bu süreci yürütme mecburiyetindeyiz. Hedefimiz her yıl 300 bin yeni konut inşa etmek. TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar 863 bin konut bu bakımdan önemli bir örnektir. Bizim dönemimizde inşa edilen hizmet binaları da depreme dayanıklıdır.

Kentsel dönüşüm projeleri

Kentsel dönüşüm çalışmaları başlattığımız 2012'den bu yana konutları bu kapsama aldık. Kira yardımı, hibe, destek, kamulaştırma için 17 milyar lira kaynak kullandık. Marmara Depremi'nin ardından 43 bine yakın konutu tamamlayıp vatandaşlarımıza teslim etmiştik. Van, Bingöl, Dinar depremlerinden sonra 38 bine yakın konutu vatandaşlarımıza sunduk. Geçen yıl başlattığımız 65 bin konutluk projenin bir kısmı tamamlandı, çalışmalar sürüyor.

Elazığ ve Malatya'daki binalar

Kanal İstanbul diğer yandan bir kentsel dönüşüm projesidir. Elazığ'da yıkık 263 bina, ağır hasarlı 7 bin bina tespit edildi. Toplamda 19 bin 821 bağımsız birim bulunuyor. Malatya'da ise 370 yıkık bina olduğu bunlarda 6 bin 691 bağımsız birim bulunduğu belirlendi. Elazığ'da 19 bin 180 Malatya'da 4 432 yeni konut yapılması gerektiği ortaya çıktı. Bu binaların inşasına başlandı. Elazığ'da TOKİ'nin inşa ettiği 400 konuta da vatandaşlarımız taşınmaya başlandı. Hedefimiz 1 yılda 23 bin 612 konutu bitirip vatandaşlarımıza teslim etmektir.

Bugüne kadar 22 milyon vatandaşımızın oturduğu konutların depreme dayanıklılığı teyit edildi. önce hedefimiz bu sayıyı 35 milyona çıkarmak sonra da tamamlamaktır. Elazığ-Malatya depreminin ardından başlattığımız yardım kampanyasında yaklaşık 1,6 milyon lira toplandı. Bu para AFAD hesabına aktarılacak.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına tepki

Türkiye'nin pek çok sıkıntısı var. Ama CHP zihniyeti ve onun başındaki zatın hezeyanları en önemli meselemiz olmayı sürdürüyor. Zırvalarını muhatap almamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak yalanların ve iftiraların ortada kalmaması için bazı gerçekleri açıklama mecburiyetinde hissediyoruz. Karşımızda hastalıklı bir zihniyet var. Önce adalet ve yargıya saygıdan bahsedip ardından her türlü hakareti yapan zihniyet nasıl ifade edilir?

27 Mayıs, 12 Eylül darbe yargısını yüceltecek kadar alçalabilen bir kişi sözün bittiği yere ulaşmış demektir. Söylediği her sözde ve davranışta 'Arkadaşlar' diyerek teröristlerin arkasında duran bir kişi ancak bu ülkenin hasmı olabilir. Askerinden hakimine, savcısına kadar tüm kamu görevlilerine saldıran bir kişi düşmanlarına hizmet ediyor demektir. Devlet nasıl yönetilir, uluslararası ilişkiler nasıl yürütülür bilmeyen bir kişi kürsünden mavralarıyla nacak kendisini tatmin edebilir.

O yavruları görmüyor musun?

İnsanoğlunda bir vicdan var değil mi? İdlib'de adam kendi toprağını savunuyor diyerek, kendi ülkesi yerine Esad'ın yanında yer alan bir kişi asla bu milletin evladı olamaz. İnsanda vicdan önemli bir sestir. Bu İdlib'deki sen o yavruları televizyonda izlemiyor musun? 3-5-7 yaşındaki o yavruları nasıl sığınacak yer aradıklarını görmüyor musun? O yavruların ahı sana yeter. Başlarını sokacak bir çadır dahi bulamıyorlar. Bunları, bu katil Esed'in insafına mı bırakacağız? 'Git Esed'le görüş' diyor. Benim Kürt orijinli kardeşlerime pasaport dahi vermiyordu. Ben de tavsiyede bulunuyordum. Bay Kemal şimdi bize ahkam kesiyor. Sen siyaseti bilmiyorsun, sen siyasetin cahilisin. Nerede ne oluyor bilmiyorsun. Bunlar cibilliyet fukarası. Sen görüşüyorsun zaten, yeter. Adamlarını gönderiyorsun, görüşüyorlar, yeter.

Şu anda Apo'nun ortaklarıyla da ortaklığı var. Yürüyüşleri beraber yaptılar. Avrupa Parlamentosu'nda yine beraber oturdular ve ülkemize saldırdılar. Bunlarda bu ülkenin menfaatlerini savunmak diye bir şey yok. AK Parti'yi Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye düşmanlarına şikâyet etmek kadar alçalmak olabilir mi? Millîlik, yerlilik diye savunduğumuz, ama gayri millilik temsilcileri bunlar.

Libya tartışması

Libya'da neler yaptığımız anlayamayan bir kişinin dedikleri deryada damla değildir. Libya'da ne işimiz var diyor. CHP'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'di. Senin Gazi'nin hayatından da haberin yok. Trablus'ta ne işi vardı? Bizim bir tarihimiz var. Bugün Libya'da Türk aşiretleri var. CHP'nin şurada 15-20 yıllık geçmişini bilmez. Bu işlerden bu kadar uzak.

Bu zihniyet ülkemize yabancı değildir. Türk milleti Çanakkale'de mücadele ederken, emperyalistlerin borazanlığını yapanlar vardı. Manda savunucuları vardı. Yunan'a ve arkasındaki güçlere alkış tutanları biliyoruz. Şimdi bu anlayışın bayraktarlığını CHP'nin başındaki zat yapıyor. Yalanları mahkemelerde mahkum olmasına rağmen yalanlarından geri durmuyor. CHP'yi milletimize, başındaki zatı da hekimlerimize havale ediyorum. Daha bu ülkenin saman meselesini anlayamamış bir kişiden bölgesel ve küresel politikaları anlayamamış olmasını normal kabul ediyorum.

Siyasette ittifak tartışması

CHP yönetimi kurduğu gizli ittifakları gizlemeye çalışıyor. Elbette siyasette ittifaklar vardır ve meşrudur. Meşru olmayan bu işi gizli saklı yapmak, özellikle ucu terör örgütlerine çıkacak şekilde olandır. Bu siyaset değil, ihanettir. Böyle bir ittifakın demokrasilerde yeri yoktur. Bu partinin eş başkanı ittifakı alenileştirme çağrısı yaptı. CHP'nin başını çektiği ittifak bloğunun bir diğer partideki sıkıntıların da arttığı anlaşılıyor. Terör örgütüyle gizli saklı yol yürürsen, bunun bedelini isterler. Bu bedel kimi zaman siyasi ihanet, kimi zaman kendini inkar, kimi zaman ekonomik rant olur. Bize düşen CHP'li belediyelerdeki ihanetlerin, yolsuzlukları ortaya çıkarmaktır. Tüm güçleriyle bunun üzerine gitmelidir. Bu tür davranışlar içine giren belediye başkanlarını hangi partiden olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağız. Bölücü terör örgütü güdümündeki partilerin belediyelerini de yakından takip ediyoruz. Ülkenin ve milletin imkanlarının istismarına, ne de terör örgütü emrine verilmesine izin vermeyeceğiz. Partimizin misyonuna ve halkımızın beklentilerine uygun şekilde görevimizi yerine getirmeye kararlıyız.

İdlib'de geri adım atmayacağız

Suriye'de ve İdlib'de ortaya çıkan insani krizi önlemek için her yolu deniyoruz. Türkiye topraklarında 3,7 milyon Suriyeliyi misafir ederken, asgari 1 milyonu aşkın göç dalgasını sessiz sedasız kabullenemeyecek. Talebimiz, rejimin Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesidir. Gözetleme kulelerimizi kuşatma altına alanlara verdiğimiz süre doluyor. Bu ay sonuna kadar gözetleme kulelelrini kurtarma peşindeyiz. Suriye'de asıl topraklarını, özgürlüklerini kurtarmak isteyenler ülkemizle hareket eden gruplardır. İdlib'deki askeri varlığımızı ve askerlerimizin güvenliğini sağlamak ve halkı Esed'e karşı korumak için güçlerimizi güçlendirdik.

Diplomatik yolları da zorluyoruz. Bu coğrafya kendini büyük gören nicelerini ne olduğunu anlamadan anafor gibi savurup yutmuştur. Biz bu coğrafyanın misafiri değil, evsahibiyiz. Bunun için İdlib'de en küçük bir geri adım atmayacak, rejimi belirlediğimiz sınırlar dışına çıkaracağız. Türkiye olarak kararlıyız, her türlü fedakarlığı göze alıyoruz. Savaşta tank, top, füze bir işe yere kadar yarar, asıl mesele yürektir, inançtır, imandır."

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar