Oldman: Atatürk sayesinde modern Türkiye’yi kurdunuz

90 Oscar Ödül Töreni’nde en iyi erkek oyuncu seçilen Gary Oldman, “Ne mutlu size. Biz Gelibolu’da kaybettik ama siz Mustafa Kemal sayesinde kazanarak modern Türkiye’yi kurdunuz" dedi.

Oldman: Atatürk sayesinde modern Türkiye’yi kurdunuz
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:49
6 Mart 2018 Salı 11:52

 “Darkest Hour” (En Karanlık Saat) filminde İngiliz devlet adamı Winston Churchill’i canlandıran Gary Oldman, 90. Oscar Ödül Töreni’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı.

 Oldman, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda, “Ne mutlu size. Biz Gelibolu’da kaybettik ama siz Mustafa Kemal sayesinde kazanarak modern Türkiye’yi kurdunuz" ifadelerini kullandı.

Oldman’ın Hürriyet’e verdiği röportaj şöyle:

Öncelikle tebrik ederim, bu sene “en iyi erkek oyuncu” ödüllerinin tek sahibi sizsiniz (Golden Globe, SAG, Bafta, Critics Choice) ve şimdi de sırada Oscar var... Ödül sezonunun başlamasıyla birlikte nasıl bir süreç geçirdiniz?

Kalabalıkla aram pek iyi değil. Fakat öyle coşkulu, çılgın, heyecanlı bir dönem yaşıyorum ki şikayet etmem mümkün değil.

 “Darkest Hour”da Winston Churchill’i canlandırdınız. Filmde Churchill’in kendine çok güvenen bir lider olmasının yanı sıra hassas bir yapısı olduğunu görüyoruz...

Evet! Winston kolay ağlayan biriymiş. Londra’da bombalanan yerlere gider, halkla sohbet edermiş. Onlarla konuşurken çoğu zaman gözyaşlarına engel olamazmış. Aslında bu duygusal yapısıyla ilgili Winston’a ait çok güzel bir hikayem de var...

Bizimle de paylaşır mısınız?

Churchill’ler arkadaşlarıyla bir gece masanın etrafında oturmuşlar, “kendin olmasaydın kim olmak isterdin” oyununu oynuyorlarmış. Winston, sıra kendisine geldiğinde duraklamış, eşi Clementine’ye dönmüş ve “Bayan Churchill’in ikinci kocası olmak isterdim” demiş. Bu cümle, karısına olan sevgisine, duygusallığına, ilişkilerine ve evliliklerine dair çok şey anlatıyor bence, çünkü 56 yıllık bir evlilik söz konusu…

Size daha önce de Churchill rolü teklif edilmiş, kabul etmemişsiniz, doğru mu?

Doğru... Çünkü rolü kabul edince sadece İngiltere’nin gelmiş geçmiş en büyük liderini oynamakla kalmayıp daha önce Winston’ı oynayan meslektaşlarımla da kendimi karşılaştıracaktım. Mesela Winston’ı kafamda canlandırırken, kendim mi yaratıyordum yoksa daha önce oynayan meslektaşlarımdan mı etkileniyordum bilemiyordum. Sonra her şeyi bir tarafa bırakıp elimdeki materyale odaklandım. Ses kayıtları, kitaplar, haberler... Araştırmalarımda tanıdığım Winston dinamik, hayatı seven, sorumluluklarına ve pozisyonuna saygılı bir adamdı... Tüm bulduğum bilgileri içime sünger gibi çektim ve karakter oluşmaya başladı...

Winston Churchill, Nazi Almanya’sına karşı kazandı ama Mustafa Kemal Atatürk’e karşı Gelibolu’da kaybetti...

Bazı kaybetmeler karşı tarafa çok iyi şekilde döner. Ne mutlu size. Biz Gelibolu’da kaybettik ama siz Mustafa Kemal sayesinde kazanarak modern Türkiye’yi kurdunuz..

Neler kaldı Winston deneyiminden geriye? Bu rol size neler kattı?

Bir İngiliz olarak benim için Winston’ı portrelemek, oyunculuğun Everest’i gibi bir histi... Onun için son 1 yılımı Churchill’e adadım.

Tüm hayatımı ona ait şeylerle çevreledim ve bu deneyimden sonra Winston’a olan merakım, sevgim, hayranlığım daha da arttı. Ve bu sona ermeyecek, orası kesin.”

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar