Kılıçdaroğlu’ndan hükümete çağrı!

Sivas'ta Parti Meclisi toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete 5 çağrıda bulundu. Kılıçdaroğlu, "5 temel konuda mevcut yönetime çağrı yapmak isterim. Bize düşen bir görev var, çağrı yapmak" dedi

Kılıçdaroğlu’ndan hükümete çağrı!
Son Güncelleme: 4 Eylül 2019 Çarşamba 11:26
4 Eylül 2019 Çarşamba 11:04

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sivas’ta Parti Meclisi toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu burada hükümete çağrıda bulundu.

Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Sivas'ın Mustafa Kemal Atatürk'e verdiği değer kayda değerdir. Sivas'tan Erzurum'a gider, Erzurum'dan Sivas'a tekrar gelir ve 4 Eylül'de Sivas Kongresi gerçekleşir. Burada alınan kararlar çok önemlidir. "Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür" denilir. "Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet kendisini savunacaktır" denilir. "Kuvai Milliye'yi kuvvet tanımak temel esastır" der, "Manda ve himaye kabul edilemez" der.

Sivas Kongresi'nin özelliklerinden birisi şudur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi bir aktör olarak ortaya çıkması buradadır. Mondros Mütarekesi kabul edilmez. Bu kongrede tam bağımsızlık ve milli egemenlik temel prensip olarak kabul edilir. Tıbbiyeli Hikmeti anmadan Sivas Kongresi anılmaz. Gençtir, heyecanlıdır. Manda tartışmaları var. Tıbbiyeli Hikmet, Gazi Mustafa Kemal'e "Paşam, tıbbiyeliler beni burada istiklal davamızdaki mesaiye katılmam için gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Kabul edecek olan olura şiddetle reddederiz. Şayet siz de kabul ederseniz, sizi de reddederiz" der. Vatansever birisi, ülke işgal edilmiş, mandacılığı savunanlar var; bu genç arkadaşımız bunu reddediyor. Tıbbiyeli Hikmet'i ve arkadaşlarını rahmet ve şükranla anarız.

Ben TBMM Başkanı'na bir çağrı yapmak istiyorum. Her seçim sonrası seçimi kazanıp, parlamentoya gelen arkadaşlarıma bir şeyler verilecekse, bu beyanname verilmelidir. TBMM'nin Kurtuluş Savaşı sırasında izlediği rota da burada belirtilir.

Cumhuriyet dönemi yatırımları

Osmanlı, sanayi devrimini kaçırmıştır, modernleşmeyi kaçırmıştır. Cumhuriyet kurulduğunda sıtmadan çok sayıda kişi hayatını kaybeder. Savaş, yoksulluk, hastalık bizim tarihimizde yer alır. Bunlara rağmen savaş kazanılmıştır. Mustafa Kemal, "Biz bu yoksulluğu aşacağız" diyor. Gazi Mustafa Kemal 1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni toplamıştır. "Yeni Türk devleti cihangir bir devlet olmayacaktır ancak yeni Türkiye iktisadi bir devlet olacaktır" diyor.

Türkiye'nin göbeğinde, önemli bir bölgede, düşmanın ulaşamayacağı bir alan seçilmiştir. Silah sanayi kurulmuştur. Köylü aşar vergisi altında eziliyordur, köylüyü rahatlatmak için vergiyi kaldırırlar. 1925 yılında Alpullu Şeker Fabrikası'nı kurarlar. 1925'te Kayseri'de uçak fabrikasının temelini atarlar. Osmanlı'nın borçlarını ödüyorlar, dünyaya karşı mücadele ediyorlar. Tarım ülkesi, tarım okulları kuruyorlar. Okumuş insanların tarımla uğraşmalarını istiyorlar. Millet mektepleri kuruluyor. 1929'da topraksız köylülere toprak veriliyor. 1 Haziran 1930'da Merkez Bankası kuruluyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi parasını kendi bankasında kuruyor.

"CHP'nin dikili ağacı mı var" diyorlar, "Bu ülkeye hizmet etti mi" diyorlar. İnsaf be kardeşim.

1933'te 1. Sanayi Kalkınma Planı açıklanıyor. Seka Kağıt Fabrikası kuruluyor. 3 Mayıs 1934 Kayseri'de üretilen uçak Ankara'ya iniyor. 1937'de uçak üreten 5 ülkeden birisidir Türkiye. Eskişehir Uçak Fabrikası da kapanana kadar 112 savaş uçağı üretmiştir.

Kendi savaş uçağını yapan, uçak ihraç eden ülke nasıl bu hale düştü, kimler bu hale düşürdü? Türkiye uçak ihraç ediyordu. İhraç ettiğimiz uçaklardan birisi Norveç'te müzede. Hangi mücadelelerimizi verdiğimizi bilmiyorlar. Nasıl mücadele verildiğini anlatmıyorlar. Bütün bunlar yapılırken Osmanlı'nın borçları da ödendi.

1935'te Tarım Satış Ofisleri kuruldu, Ereğli Demir-Çelik Fabrikasını kurdular 1937 yılında. 11 Ağustos 1937'de Haliç'te ilk Türk denizaltısının omurgası yerleştirildi. Hani bizim tek bir dikili ağacımız yoktu? Hani biz hiçbir şey yapmamıştık? Bunu söyleyenler tarih bilmiyor, kabahat bu tarihi öğretmenlerde. 82 milyon tarihi bilmiyor. Sanayi devrimini kaçıran bir Osmanlı'dan sanayi devrimini yakalayan bir Türkiye'ye. Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik kuruldu. 17 Temmuz 1940'ta Köy Enstitüleri kuruldu.

Sanayi oluşunca işçi sınıfı ortaya çıktı. Bir kentin kültürünü değiştiriyorsunuz, çağdaşlığı getiriyorsunuz. İşçi Sigortaları Genel Müdürlüğü kuruldu.

1947'de 100 milyon dolarlık Marshall yardımı alındı. Bu geriye gidişin tarihidir. 1948'de uçaklara motor üretecek fabrikanın temeli atılıyor. Süreç geriye doğru gitmeye başlıyor. 1954'te Köy Enstitüleri kapatılıyor. 5 Mayıs 1954'te Osmanlı'nın borçları kapatılıyor. 1958'de IMF'ye ilk niyet mektubu yazılıyor. 1962'de Türkiye borçlarımı ödeyemiyorum diye moratoryum ilan ediyor.

AK Parti'ye eleştiri

Son 17 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye ödediğimiz faiz 170 milyar dolar. Fabrikalarımız kapanmak üzere, Türkiye üretimden koparılıyor. Tarımdan kopartılıyor. Çiftçiyi üretemez hale getiriyorlar. Her şeyi ithal ediyoruz. Neden? Kendi tarihimizi, çok iyi anlatabilirsek çok şey kazanmış oluruz. Yapacağımız çok şey var. Türkiye bugün sıkıntıda. Ekonomik olarak bir krizin ortasındayız.

CHP olarak sorumluluğumuzun bilincinde olarak, krizin başında 13 Ağustos'ta bir basın toplantısı yaptık. Bugün kendileri kriz var diyor. Türkiye'nin bir dış politikası yok. ABD ile Rusya arasında gidip gelen bir Türkiye Cumhuriyeti yönetimi var. Ortadoğu bataklığına neden girildi? Gelen Suriyelilere kızıyoruz, onların günahı yok ki. Kızacaksan, Suriyelileri buraya getirenlere kızacaksın.

Hükümete 5 çağrı

5 temel konuda mevcut yönetime çağrı yapmak isterim. Bize düşen bir görev var, çağrı yapmak.

1.Kesinlikle Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sigortası yok. Bir Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olamaz. Mustafa Kemal'e verilmeyen yetkiler şimdi verilmiş. Nerede bu Meclis? Referandumsa yapalım. En az yüzde 60 tarafsız olsun diyecek.

2.Güçler ayrılığı etkisi. Sağlıklı demokrasilerde güç kontrol edilir. Kontrolsüz güç baskı aracıdır. Şimdi yanlışı söyleyecek makam yok. Yargı bağımsızlığı. Siyasi otoriteye göre karar veren bir yargı olabilir mi? Yasama-yargı-yürütme bir kişide.

3.Devlet yönetiminde şeffaflık. Devleti yönetenler tüyü bitmemiş yetimden vergi alırlar. Dünyanın bütün demokrasilerinde vergiler harcanır ama hesabı verilir. Şeffaflık diye bir şey yok. Milletin parasını harcıyorsan, nereye harcadığını söyleyeceksin.

4.Ekonomik kriz yaşanıyor. Ekonomik-sosyal konsey toplansın. Sanayici, çiftçi, esnaf ne diyecek? 10 yıldır bu konsey toplanmıyor. Türkiye'nin gerçek sorunlarını öğrenmek sorunu yaşayanları dinlemekten geçer. Çağır bir dinle, nedir dertleri.

5.Dövizle verdiğin garantileri TL'ye çevireceksin. Neden emekli, memur, işçi bu yükü çekiyor?

Bunları yaptıkları takdirde önce biz alkışlayacağız. Bizim derdimiz Türkiye'nin güçlü, saygın olmasıdır.

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar