Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Değerli basın mensubu arkadaşlarım sizleri muhabbetle selamlıyorum. Macaristan Başbakanı değerli dostum Viktor Orban'ın ev sahipliğinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi’ne katılmak üzere geldiğimiz Budapeşte’de ziyaretimizi tamamlamış bulunuyoruz. Gerek zirvemiz gerek bu vesileyle kardeş ülkelerden muhataplarımla yaptığım temaslar son derece faydalı ve verimli geçti. Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde ilk defa bir zirve gözlemci ülkede tertip edilmiş oldu. Macaristan Başbakanı Sayın Orban'a fevkalade ev sahipliği ve başarılı organizasyonu nedeniyle teşekkür ediyorum. Malumunuz o dönemki ismiyle Türk Konseyi'nin ilk zirvesini 2011 yılı Ekim ayında Kazakistan'da gerçekleştirmiştik. Aradan geçen süre zarfında Türk Devletleri Teşkilatı 5 tam üyesi ve 4 gözlemci üyesiyle etkinlik ve görünürlüğünü hamdolsun her geçen gün artırıyor. Teşkilatımız, istikrar üretemeyen küresel konjonktürde gerilimin azaltılması, arabuluculuk ve çatışmaların önlenmesi alanlarında bölgesel ve uluslararası barış ve istikrara katkıda bulunan bir kuruluş haline geldi. Teşkilat bünyesinde aldığımız kararların siyasi alanın ötesinde ekonomik ilişkilerimize de katkıda bulunduğuna memnuniyetle şahit oluyoruz. Nitekim, ülkemizin Türk Devletleri Teşkilatı tam üyesi 4 ülkeyle ticaret hacmi son 5 yılda neredeyse yüzde 50 oranında artış kaydetti. Bir başka ifadeyle bugün gelinen aşamada, 4 kardeş ülkemizde takribi 80 milyar dolar büyüklüğünde bir hacme ulaştığımızı memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bugünkü zirvemiz biraz önce işaret ettiğim üzere teşkilatımızın bir gözlemci üyesinde ve Avrupa Birliği sınırları dahilinde düzenlenen ilk zirve olma niteliği taşıyor. Bu yönüyle de şimdiye kadarki zirvelerden ayrı bir yerde konumlanıyor. Bu durum teşkilatımızın hızla artan görünürlüğünün ve genişleyen faaliyetlerinin çok anlamlı bir nişanesini teşkil etti.
Kıymetli arkadaşlar, ana teması Doğu’nun ve Batı’nın buluşma noktası olarak belirlenen zirve kapsamında tertiplenen, Devlet Başkanları Konseyi toplantısında dayanışma ve iş birliğimizi derinleştirmeye yönelik adımları ele aldık. Geçmiş dönemin muhasebesini yapıp geleceğe dair çıkarımlarda bulunduk. Bu bağlamda 2025 yılı Ekim ayında Azerbaycan'da yapılacak olan 12. zirvemizin hazırlık sürecini de gözden geçirdik. Zirvede, Budapeşte Bildirisi’nin yanı sıra liderler olarak 3 belgeyi de kabul ettik. Dışişleri Bakanlarımız da 4 belge üzerinde anlaştılar. Bu çerçevede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Dünyası’nın ayrılmaz parçası olarak çalışmalarımıza yaptığı katkıları memnuniyetle karşılayan, Türk Dünyası’nın Kıbrıs Türklerinin doğal eşit haklarının güvenceye alınmasında dayanışma ifade eden ve adadaki mevcut gerçekliklere dayalı çözüme ulaşılması ihtiyacını vurgulayan, Türk devletleri arasındaki birliğe zarar vermeyi amaçlayan her türlü girişimin engellenmesinin önemini teyit eden, üye ülkelerin Türk Devletleri Teşkilatı'nın bütünlüğüne kurumsal ve karar alma kapasitesine bağlılıklarını yineleyen ifadeler üzerinde mutabık kaldık. Bahse konu yazımların yanı sıra, ülkemiz açısından önem ve öncelik taşıyan Gazze başta olmak üzere Filistin, Suriye ve Afganistan'a bildiride değinilmesine öncülük ettik. Yine 21 Mart'taki çağrımız doğrultusunda Türk Dünyası’nın ortak bayramı olan Nevruz’a ilişkin anma ve kutlama etkinlikleri düzenlenmesi yönünde anlayış birliğine vardık. Zirve marjında Nobel ödüllü bilim insanımız Profesör Doktor Aziz Sancar'a Türk Dünyası’nın birliğine yapılan katkılara ilişkin Ali Şir Nevai ödülünü de tevdi ettik. Bugün ayrıca muhataplarımla ikili görüşmeler gerçekleştirmek suretiyle gündemdeki konuları ele aldık. Kıymetli basın mensupları, Teşkilatımız her geçen gün artan uluslararası itibarı ve giderek çeşitlenen iş birliği alanlarıyla tüm dünya için gurur kaynağı haline gelmiştir. Aile meclisimiz bünyesindeki kapsamlı iş birliğimizi daha da geliştirmek için tüm kurum ve kuruluşlarımızla çaba sarf etmeyi sürdüreceğiz. Bu düşüncelerle istişare ve temaslarımızın dost ve kardeş ülkelerimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla. Söz sizde.
SORU: Macaristan’ın Avrupa Birliği üyesi olması ve Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci statüsünde olması birlikte düşünüldüğünde, hem Macaristan hem de Türkiye bağlamında her iki ülkenin de ilişkilerinin daha da verimli hale gelmesi için neler yapılabilir?
Macaristan ile köklü bir dostluğa sahibiz ve yakın iş birliği halindeyiz. Macaristan Başbakanı Sayın Viktor Orban'la da çok iyi ilişkilerimiz var. Son yıllarda attığımız adımlarla Türkiye Macaristan arasındaki bağları kuvvetlendirme yolunda önemli mesafe aldık. Lider diplomasisi bağlamında ilişkilerimiz pozitif yönde ilerliyor. Avrupa Birliği üyesi olan Macaristan'ın teşkilatımızın gözlemci üyesi olması Teşkilatımız açısından bir zenginlik. İlk defa bir gözlemci üye ülkede böyle bir toplantı yapılıyor, bu çok çok önemli. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında Macaristan'la birlikte bulunmaktan bizler de çok mutluyuz. Atılacak adımlarla, Türkiye-Macaristan arasındaki bu dayanışmanın güçlenerek devamı, inanıyorum ki bizi çok daha farklı bir yere taşıyacaktır. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda en önemli destekçilerinden biri de biliyorsunuz Macaristan. Ülkelerimiz arasındaki yakın ilişkilerin daha da çeşitlendirilmesi için yoğun çaba harcıyoruz. Şu anda mesela hayvancılıkta Macaristan ciddi bir sıçrama yapıyor. Macaristan'ın ovaları, yaylakları çok verimlidir. Macaristan ile NATO’da da beraberiz, savunma sanayii alanındaki iş birliğimizi somut projelerle derinleştiriyoruz ve bunda kararlıyız. Enerji, tarım, savunma sanayi, küçük ve orta ölçekli işletmeler konularında anlaşmalarımız mevcut, bu anlaşmaları daha da ileriye taşıyacak kararlığımız var.
PKK SİLAHLARI NE ZAMAN TESLİM EDECEK?
SORU: Biz ülkece yıllarca terör eylemleriyle büyük acılar yaşadık. Hem Başbakanlığınız döneminde hem Cumhurbaşkanlığınızda siz bütün şehit cenazelerinde yer aldınız. Yüreğimiz yandı yıllarca. Şimdi gelinen aşamada terör örgütü hem silah bırakma hem de fesih kararı aldı. “Ben burada baldıran zehri de içerim” diyen sizin döneminizde gerçekleşti bu. Bundan sonraki süreci merak ediyoruz. Nasıl bir yol haritası izlenecek? Silah bırakmak için tarih netleşti mi? Ayrıca sizin önderliğinizde böyle bir adım atıldı. Duygu ve düşüncelerinizi merak ediyoruz.
Bu sorun ortaya çıktığında doğan bebekler bugün 40 yaşın üzerinde. Birkaç nesil bu sorunun içine doğdu ve uzun yıllar boyunca çözümsüz kaldı. Biz ilk andan itibaren samimiyetle, çözüm perspektifi ile meseleye yaklaştık. Çünkü Terörsüz Türkiye’nin ülkemizi nasıl şaha kaldıracağını biliyoruz. Evlatlarımıza bırakacağımız en önemli miras Terörsüz Türkiye olacak. Yıllarca süren acıların, kayıpların ve mücadelelerin ardından bu noktaya gelmek, gerçekten umut verici. Şehit cenazelerinde hissettiğim tarifsiz acıların, yüreklerimizi dağlayan terör eylemlerinin gölgesinde, bugün bu başarıyı görmek benim için tarifsiz bir gurur kaynağı. Terörle mücadelenin kahramanları, güvenlik güçlerimizle gurur duyuyorum, şehit ailelerimizin metanetleri ile iftihar ediyorum. Her bir acının, her bir kaybın ardında güçlü bir dayanışma, sabır, dirayet ve kararlılık yatıyor. Diyarbakır annelerini bir kenara koyamayız. Diyarbakır annelerini ihmal edemeyiz. Diyarbakır annelerinin artık gözü yaşlı değil, onlar da artık mutluluğu tatsınlar, yaşasınlar istiyoruz. Yakında anneler evlatlarıyla kucaklaşacaklar. Bu müjdeleri de alacağımıza inanıyorum. Bu konuları rahmetli Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ziyaretimize geldikleri zaman kendileriyle görüşmüştük. Milli İstihbarat Teşkilatımız, diğer kurumlarımızla iş birliği içinde, Terörsüz Türkiye ile ilgili çalışmaları kontrollü bir şekilde devam ettiriyor. Başbakanlığım döneminde ben silahların gömülmesinden bahsetmiştim. Şimdi gelinen noktada bu ifade silahların bırakılmasına ve teslimine döndü. Bu adımlar atıldığında şehitlerimiz de inşallah huzura kavuşur. Diğer taraftan, silah vesayetinden kurtuldukça, DEM Parti de siyasi mücadelesini çok daha farklı bir şekilde sürdürme fırsatını yakalıyor. Mecliste 50’nin üzerinde milletvekilleri bulunuyor. Siyaseti çok daha güçlü bir şekilde sürdürebilmesi DEM’e yeni avantajlar sağlayacaktır. DEM’in de yeni dönemde farkını ortaya koyması hem kendi tabanları için, hem ülkemiz için hayırlı olacaktır.