İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan, 15 Temmuz’da köprüde yaşananları anlattı

FETÖ’nün yaptığı 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasında büyük rol oynayan isimler arasında olan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan o günü anlattı.

İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan, 15 Temmuz’da köprüde yaşananları anlattı
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:04
15 Temmuz 2019 Pazartesi 08:48

Fetullahçı Terör Örgütü 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunarak iktidarı etkisiz hale getirmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayına telefonla bağlanarak, halkı sokağa davet etti. Erdoğan’ın çağrısına uyan halk FETÖ’cü askerlere karşı gelerek darbe girişiminin sonlanmasında etkin rol oynadı. O gecenin tanığı ve kahramanları arasında yer alan isimler arasında İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da yer alıyordu.

 Çalışkan o geceyi Habertürk’ten Nihat Uludağ’a şöyle anlattı:

“15 Temmuz günü makam odamda yapmayı planladığımız büyük bir DEAŞ operasyonu için toplantı yapıyorduk. Saat 21.30 sıralarında bir müdür yardımcım beni arayarak, “kendisini albay olarak tanıtan bir kişinin darbe yaptık bu darbe çerçevesinde de teslim olmanız gerekiyor, kan dökmek istemiyoruz” dediğini söyledi. Biz bunu ciddiye almadık, ilk önce bir meczup işidir diye düşündük

Üstelik ne MİT’ten ne de Jandarma İstihbarattan darbe girişimiyle ilgili bize hiçbir bilgi gelmemişti

“Bu haberi alır almaz…”

Darbe girişimiyle ilgili ilk somut bilgi Beylerbeyi’nden geldi. Saat 21.35 sıralarında Beylerbeyi Sarayı önüne gelen iki askeri araçtan inen 25-30 darbeci askerin yolu kapadığı, neler olduğunu soran polislerin de silahlarını zorla almaya çalıştıklarını öğrendik. Darbeci askerler havaya ateş açarak “Darbe oldu, TSK yönetime el koydu” ifadesini kullanmışlar bu duyduğum ilk somut bilgiydi.

Bu haberi alır almaz makamdan fırladım ve ilk talimatım “Kesinlikle polis silahını teslim etmeyecek, gerekirse de silahını kullanacak” oldu

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne hareket ettim. Whatsapp görüşmelerinde darbeci askerler benim köprüye doğru geldiğimi ve yakalanıp gözaltına alınmam gerektiğini yazıyorlardı. Ben darbeci askerlere fark ettirmeden yanlarından geçip karşıya geçtim.

“Şehit olunacaksa gün bugündür”

Darbecilere karşı silahla kazanma şansımızın olmadığını farkındaydık, beni arayan tüm siyasi, sivil toplum üyeleri ve herkese halkın sokağa çıkması gerektiğini, “Şehit olunacaksa gün bugündür” dedim

Halkı motive etmek için bir otomobilin üzerine çıkıp konuşma yaptım, daha sonra yeniden halkla birlikte darbecilere doğru ilerlemeye başladık. Bu sırada bazı vatandaşlar ‘emniyet müdürüymüş onu koruyalım’ diyerek önüme geçmeye çalıştılar. Bende hayır siz arkamızdan gelin benim çelik yeleğim var dedim. O sırada darbeci askerler önce korkutmak için havaya ateş ediyordu, sonra ise direk halkın ve bizim üzerimize ateş etmeye başladı.

“Darbeci askerlerin silahları hiç susmuyordu”

Mermiler kulaklarımızın dibinden geçiyordu. Bir korumam şehit oldu bir korumam da yaralandı. Darbeci askerlerin silahları hiç susmuyordu. Bir vatandaşımız vurulup yere düşüyordu hemen arkadan gelen başka bir vatandaşımız onun yerini alıyordu. Vatandaşlarımızın kurşunun üzerine korkmadan gittiğini gördüm. Aslında ben orada Çanakkale ruhunu gördüm. Bu ruh sayesinde de de halkımızın desteğiyle darbecileri etkisiz hale getirdik

“Kanlı bir iç savaşın fitilini ateşleyeceklerdi”

Aslında darbecilerin o gece amacı sadece yönetime el koymak değildi, önce milleti korkutacaklar, bazı fay hatlarını kullanarak milleti birbirine düşürecekler daha sonra DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle kanlı bir iç savaşın fitilini ateşleyeceklerdi. 15 kıyamet gecesi kahraman insanlarımız sayesinde Türk Milleti’nin kıyamına dönüştü.

O gece umudumu hiç kaybetmedim, denge ve ölçülü olmaya dikkat ettim, basın ve adliye büyük oranda üzerine düşen görevi yerine getirdi

“FETÖ ile 36 yıldır mücadele ediyorum”

O zaman üst sınıftaki hemşeri olan FETÖ üyesi öğrenciler yeni gelenleri kapmaya çalışıyordu. Bana da Kayserili biri takıldı. Peşimden hiç ayrılmıyordu, bunun üzerine ben de FETÖ üyesi olan sınıf komiserime bu durumu şikayet ettim. Böylece peşimi bıraktılar ama 36 yıl süren bir mücadele dönemine de girmiş oldum.

Ben koleje kayıt olduğumda okuldaki FETÖ nüfuzu yüzde 35’lerdeydi, 4 yıl sonra ben mezun olduğumda bu oran yüzde 95’e çıkmıştı.

1991 yılında Polis Akademisi’nden mezun olduğum yıl, tayin kurası çekiliyordu. Kura çekmeye giden önümdeki FETÖ üyesi komiser yardımcısı, ‘Ben İstihbarat Dairesi’ni çekeceğim ya bismillah” diyordu, gidip çekiyordu gerçekten de ona İstihbarat Dairesi çıkıyordu. Başka bir FETÖ üyesi Komiser Yardımcısı, ‘ben Kriminal Dairesi’ni çekeceğim ya bismillah’ deyip kura çekiyordu, gerçekten de torbadan Kriminal Dairesi çıkıyordu. Ben bu işte bir hile olduğunu anladım. Bende kura çektim İstanbul çıktı. Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan kura çekilen yeri bastı. Hileli 5 adet kura torbası buldu. Bu defa yeniden kura çektik, bana yeniden İstanbul çıktı. Aslında ben Ankara’da çalışmak istiyordum ancak iki kura çekiminde de İstanbul çıkınca kader-kısmet deyip İstanbul’a geldim.

“FETÖ dosyası hazırladım tayinim çıktı"

FETÖ üyesi olmayanlar genelde İstanbul’a tayin edildi. Bende İstanbul’da Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde komiser yardımcısı olarak göreve başladım. Daha sonra, İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde C Büro olarak bilinen dini ve azınlık örgütlerinin soruşturulduğu birimde çalışmaya başladım. 28 Şubat sürecinin yaşandığı bir dönemde, Fethullah Gülen’in yanında görev yapmış, ona hizmet etmiş 25 yaşlarında birisi geldi. FETÖ örgütünü, İstanbul ve eğitim yapılanmasını anlattı. Kapsamlı bir dosya hazırladım. Daha sonra hem o dosya ortadan kayboldu hem de ben İstihbarat Şubesi’nden tayin edildim

1997 yılında yurt dışı misyon koruma sınavı yapıldı. Ben 2000 kişi arasında 118’nci oldum. Yazılı, atış ve spor sınavlarını geçtim ancak mülakat sınavında beni elediler. Bir sonraki yıl yine girdim yine aynı şekilde elediler. Bu hak gaspı beni çok üzmüştü

"15 Temmuz’un gerçek kahramanı halktır"

Biz 15 Temmuz günü bir polis olarak görevimizi yaptık, korkmadık, karamsarlığa kapılmadık, bir an olsun tereddüt etmedik, disiplinimizi hiç kaybetmedik. Ancak o gecenin gerçek kahramanı halktır. Onlar olmasa bizim o gece başarılı olmamız mümkün değildi. Darbeci askerler tanklarla, helikopterlerle, uçaklarla, zırhlı araçlarla ve otomatik silahlarla halka yaylım ateşi açtı. Ancak bu millet canı pahasına bir adım dahi geri gitmeyerek darbecilerin üzerine yürüdü. Bu anlamda 15 Temmuz’un gerçek kahramanı bizim aziz milletimizdir”

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar