için kaldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı! İdlib’de operasyon olacak mı?

Grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rejim geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde yapmak durumunda kalacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı! İdlib’de operasyon olacak mı?
Son Güncelleme: 5 Şubat 2020 Çarşamba 11:57
5 Şubat 2020 Çarşamba 11:53

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle;

“İdlib'de uğradıkları alçakça saldırı sonucu şehit olan 7 askerimize ve 1 sivilimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralanan 12 asker ve 1 sivil tercümanımıza acil şifalar diliyorum. Türkiye'nin Suriye politikası için kapsamlı bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Suriye krizi

Türkiye'nin Suriye'deki varlığı keyfe keder bir tercih veya basit hesaplar sonucu ortaya çıkmış değildir. Çatışmalardan uzak durmak için yıllarca sabrettik. Vatanlarını korumak için mücadele eden Suriye halkına desteğimizi hep bu taraftan verdik. 4 milyon Suriyeli kardeşimize kapılarımızı açmakta tereddüt etmedik. Bu millet tarihinin hiçbir döneminde bugün de mazluma sırtını çevirmemiştir, çevirmeyecektir. Ancak 2015 yılından itibaren Suriye'deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Durum rejim ve terör örgütlerinin sınırlarını tehdit etmeye başladığı bir noktaya ulaştı.

Fırat Kalkanı harekatı

Rusya ile yaşadığımız uçak krizi bizim için Suriye meselesini karmaşık hale getirdi. Suriye hükümeti ile 1998 yılında imzaladığımız Adana Mutabakatı, Türkiye'ye gerektiğinde teröristlere karşı operasyon yürütme hakkı tanıyor. 2016 Ağustos'unda DEAŞ ve PKK/YPG'ye yönelik Fırat Kalkanı'nı başlattık. 3 binin üzerinde DEAŞ'lıyı imha ederek Cerablus ve El Bab bölgesini teröristlerden temizledik. Bizim elimizde kapı gibi Adana Mutabakatı anlaşması var. Fırat Kalkanı Harekatı, DEAŞ'a karşı tek ciddi ve sonuç alıcı operasyondur.

Astana görüşmeleri

Türkiye DEAŞ'la savaşırken Halep'i ele geçirmekle meşguldü. Cenevre sürecinden somut neticeler çıkmaması üzerine Türkiye, Rusya ve İran olarak Astana görüşmelerini başlattık. Suriye'deki İdlib, Humus, Lazkiye, Guta bölgelerinin çatışmasızlık alanı olarak belirlenmesi kabul edildi. Rejim buna uymayarak İdlib dışındaki tüm bölgeleri ağır saldırılarla yakarak, yıkarak ele geçirdi. Oluk oluk sivil kanının döküldüğü bu vahşete seyirci kalındı.

Zeytin Dalı harekatı

Biz de Afrin bölgesi yöneldik. Zeytin Dalı ile Afrin'i teröristlerden temizledik. Harekatta etkisiz hale getirdiğimiz terörist sayısı 4 bin 500'ü buldu. 2018 Eylül'ünde Soçi'de İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi oluşturma konusunda anlaştık. 12 gözlem noktası kurduk. Tüm bu süreçleri ABD ile birlikte, Rusya ile birlikte en üst düzeydeki temaslarla mutabakatlarla, işbirlikleriyle yürüttük. Bir terör koridoru oluşturma gayretleri hiç durmadı.

“Yeni dönemin miladıdır”

Asıl dert petrol kuyularıydı. Kimin iştahını kabarttığı da ortadaydı. 2019 yılı ekim ayında Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık. Bu harekatla Rasulayn ve Tel Abyad arasını teröristlerden temizledik. Bugün geldiğimiz noktada ne İdlib'deki ne Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki mutabakatların gerçek anlamda işlemediğini görüyoruz. Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor.

Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı Türkiye açısında, Suriye'de yeni dönemin miladıdır. Türk askerinin kanının aktığı yerde her şeyin aynı şekilde devam etmesine izin veremeyiz. Taraflar buna uymayacaksa, bu mutabakatlar ne için yapılıyor? 

“Farkında değil miyiz?”

Rejim denen kuklanın suni solunumla yaşatılmaya çalışıldığının farkında olmadığımız mı düşünülüyor? Suriyelinin evlerine bilinçli olarak dönmelerine izin verilmediğini bilmediğimiz mi sanılıyor. Türkiye ne yapacaksa, bunu hiçbir masumun canına, malına zarar gelmeme prensibiyle hareket ediyor. Suriye'deki milyonlarca insanı canımız pahasına savunuyoruz. Çözümün zalimleri yok ederek masumları korumak için bunca riski göze alıyoruz.

Elbette bunları yaparken, vatandaşlarımızın huzunurunu, sınırlaırızın güvenliğini, devletin bekasını düşünüyoruz. Her kim 'Türkiye'nin suriye'de ne işi var' diye soruyorsa ya gafildir, ya da taammülden bu milletin hasmıdır.

Aynı durum Libya başta olmak üzere Afrika, Karadeniz, Akdeniz ve Balkanlar için de geçerlidir. Bunun için bölgemizin huzuru ve güvenliği için çalışmaya devam edeceğiz.

İdlib'den kontrolümüz altındaki bölgelere doğru harekete geçen sayısı 1 milyona yaklaştı. Kimsenin böyle bir yükü omuzlarımıza yükleme hakkı yoktur. Bunu düzelterek İdliblilerin evinde yaşamasına mecburuz. Bundan sonra mutabakatların ihlaline göz yummayacağız.

“Bundan sonra atılacak adımlar”

12 gözlem noktasının 2'si rejim hattının gerisinde kalmıştır. Rejim geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde yapmak durumunda kalacaktır. Bugüne kadar rejimin İdlib'de yaptığı saldırılarının gerekçesi sunulan ateşkes ihlalleri tek taraflı olmamıştır. Suriye'deki en sorunlu grupların toplandığı İdlib'de işlerin kolay yürümeyeceğini herkes biliyordu. Rejim nasıl en küçük ihlale ağır saldırılarla karşılık veriyorsa, bundan sonra rejimin ihlalleri de aynı şekilde cevaplandırılacaktır. Askerlerimize ve dost unsurlara yapılan her saldırı kaynağına bakılmaksızın ve ikaz yapılmadan misliyle cevaplandırılacak. Madem İdlib'de askerlerimizin güvenliği sağlanamıyor, bunu bizzat yapmamıza kimse itiraz edemez. TSK'nın hava ve kara unsurları serbestçe hareket edecekler, gerektiğinde operasyon yürüteceklerdir. Tel Rifat bölgesi derhal Suriye halkı yönetimine bırakılmalıdır.”

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar