Çavuşoğlu’ndan Libya değerlendirmesi: Hafter ateşkese hazır olmadığını gösterdi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SETA'da "Küresel Belirsizlik Ortamında Türk Dış Politikası" konulu panelde konuştu. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, Libya konusuna da değindi.

Çavuşoğlu'nun konuşmasından satır başları;

“Rus ortaklarımızla beraber AGİT bünyesinde anti-Semitizme karşı bir karar alınmıştı. İslam düşmanlığı ve Hristiyanlık düşmanlığınun da eklenmesi lazım.

Dış politikamızın prensipleri; Yurtta sulh, cihanda sulh. Bugünkü şartlarde bunu söyleyip yerimize oturamayız. O nedenle bugün diyoruz ki; Girişimci ve insani dış politika.

Türkiye olarak sorunlara çözüm üretmeye çalışıyoruz. Her ülke gibi sahada ve masada güçlü olmak istiyoruz.

Doğu Akdeniz'de biz herkes kazansın boş yere gerginlik olmasın istiyoruz.

Libya ile imzaladığımız iki muhtura da Türkiye'nin masadaki başarılarının bir sonucudur.

Biz diyalog yoluyla buna benzer anlaşma imzalamaya razıyız. Yeter ki Türkiye'yi dışlama çabaları olmasın. Doğu Akdeniz'de denklem değişti ama biz bu denklemi sadece kendi lehimize kullanmak istemiyoruz.

Keşke bu ülkeler bizlere kapalı kapılar arkasında söylediklerini, kamuoyu önünde de söyleseler ama popülizm buna engel oluyor.

“Libya'da siyasi çözüm arayışı”

Berlin'deki toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin de katılacak. 8 Ocak'ta iki lider arasında yapılan görüşmede bu karar çıktı. Pazartesi günü Moskova'da tarafları bir araya getirme kararı aldık. Bizim göreviniz Sarrac'la görüşüp, mutabakata destek vermesini sağlamaktı.

Hafter tarafından gelen değişiklik önergelerini uzlaşı olsun diye kabul ettik. Hafter siyasi çözüme, ateşkese hazır olmadığını gösterdi.

İç savaş, Trablus içinde sokak savaşına dönerse bu iş Libya'nın bölünmesine kadar gidebilir. Umarım Berlin'den olumlu bir sonuç çıkar.

Bugün içeride ve dışarıda 9 milyon Suriyeliye yardım ulaştırıyoruz.

"ABD-İran gerilimi"

Burada taraf tutmak doğru değil. Irak başka ülkeler için tartışma alanına dönmemeli. Bu Irak'ın istikrarına zarar veriyor. Sadece ABD-İran arasında değil, İran'la başka körfez ülkeleri arasındaki rekabet de Irak'a zarar veriyor.