Bakan Pekcan: Marketteki fahiş zamda Rekabet Kurulu aktif rol alabilir

Bakan Pekcan Hal Yasası ile birlikte tarım ürünlerinde fiyatların belirgin oranda düşeceğini belirtti. Fahiş fiyatların takip edildiğini belirten Bakan Pekcan, önümüzdeki dönemde markalarla ilgili rekabet ihlallerine karşın Rekabet Kurulu’nun da daha aktif rol üstlenebileceği mesajını verdi.

Bakan Pekcan: Marketteki fahiş zamda Rekabet Kurulu aktif rol alabilir
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:01
4 Şubat 2019 Pazartesi 08:34

Döviz kurlarındaki artış sebze ve meyve fiyatlarına da yansıdı. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Hal Yasası ile ürünlerin belirgin oranlarda düşeceğini söyledi. Bakan Pekcan’ın Habertürk gazetesine verdiği röportaj şöyle:

Fahiş zamlarla ilgili tespit edilen vaka sayısı kaç? Burada tespit edilen vakalara ilgili ne gibi bir yasal uygulamaya gidiyorsunuz?

Biz öncelikli olarak Bakanlık olarak güvensiz ürün bilgi sitesi (GÜBİS http://www.guvensizurun.gov.tr) kurduk biliyorsunuz. Şimdi hangi ürün güvenli, hangi ürün güvensiz bizim web sitemizden onu görebiliyorsunuz. Tarım Bakanlığı ya da başka bir Bakanlık güvensiz ürünleri bu sitede listeliyor. Onun dışında biz bu denetimlere başlamadan önce serbest piyasa ekonomisi prensiplerinden yola çıktığımız için ne yapabiliriz diye baktığımız zaman bizim hiçbir yaptırımımız yoktu işin aslında. Yani böyle bir denetim yapmak ve ceza kesme gibi bir gücümüz yoktu. Ne yapabiliriz diye araştırın şu kanunu, mevzuatı dedik. Araştırdık soruşturduk. Bir tek Reklam Kurulu’nda yanıltıcı reklamlarla ilgi ceza verebiliyorduk. Biz oraya bir paragraf ekledik. Mevzuat da Cumhurbaşkanı’nın onayından çıktığı gibi de biz denetimlere başladık. Buna göre de Reklam Kurulu’na göre ceza kesebilmemiz için tespit ettiğimiz ürünlerin; tabi bunu biz de tespit edebiliyoruz, vatandaş da tespit edebiliyor. Fiyat artışları ile mobil uygulama başlattık biliyorsunuz. Telefonda ALO 175 de var ALO 171 de var. Yaklaşık 63 bin şikayet geldi, 57 bin kişi bu mobil uygulamayı indirmiş, oradan da 7 bin 834 kişi ürün şikayetinde bulunmuş. Ürünün fotoğrafını çekip gönderdiği zaman hem İl Ticaret Müdürlüğü’ne gidiyor hem de genel merkeze gidiyor. Anında İl Ticaret Müdürlüğü devreye giriyor. Bununla ilgili işlem yapıyor ve bu ürünle ilgili ne yaptık diye size geri dönüş yapıyor. Şimdi ne yapıyor, gidiyor hangi ürün, hangi market tespit ediyor. Ürünle ilgili rapor veriyor bu rapor karşılığında biz kendilerinden savunma istiyoruz. Bu ürünün fiyatında şöyle bir fiyat artışı tespit edilmiş. Çünkü ancak savunma isteyerek ceza kesebiliyoruz. Bir de komite kararıyla kesiyoruz. Yani savunması; bunun ham maddesi dışarıdan geldi, şu şöyle oldu. Onu bir mesnedine otursa oluyor, oturtamazsa ceza kesiyoruz. Kesebildiğimiz ceza da 70 bin lira. 70 bin lira ürün başına. Ama bunu yaptığı zaman bizim bunu 10 katına çıkarma yetkimiz var ama bu da sadece Reklam Kurulu’nda.

Bir taraftan da serbest piyasaya da müdahale algısı var. Serbest piyasaya müdahale ediyor musunuz diye soran da var. Biz o dengeyi kurmaya çalışıyoruz. Hele zabıtalar girdiği zaman; bir de onların sokakta seyyar satıcılara yaptıkları muamele basına düştü yurtdışında. Çok da kötü bir algı oldu. Biz zabıtaları da alıp eğitiyoruz; nasıl hareket etmeleri gerektiği yönünde belediyelerle, valiliklerle işbirliği yapıyoruz.

Marketlerde eylül ayında yapılan büyük bölümünün geri çekilmediği gözleniyor. Burada en azından ithal ürünlerin Türkiye’ye girişi noktasında denetimler yapılabilir mi?

Esasında fiyatları çektiler ancak yeterince çekmediler. İthalat noktasında ürün nihai ürün olduğu zaman görebilirsiniz ama hammadde ya da ara ürün olduğu zaman zor. Artık zaten tek bir bakanlık olduğumuz için biz bu toplantıları ithalatla, tüketiciyle, ticaretle aynı anda yapıyoruz, aynı masada yapıyoruz. Bu çalışmalara onlar da katılıyorlar. Bu Reklam Kurulu’ndaki ceza komitesine onlar da katılıyor. Başka türlü değerlendiremiyoruz. Zaten ilk denetimlerde elimizde veri de yoktu. Fiyat artışı var da referans yoktu, şimdi yönetici zemin oluşmuş durumda. Ve artık bunları süreklilik sağlıyoruz denetimlerde.

Euro kuru 7,5’u bulduğunda global bir firma yetkilisi gelip: ‘Bana bu ürün yurtdışından mamul ürün halinde geliyor, maliyetim sadece yüzde 5 elektrik maliyeti ve ofis giderleri, yüzde 5 de personel giderleri. Geriye kalan maliyetin yüzde 90’ı bu ürünün dışardan gelmiş paketlenmiş hali. Dolayısıyla ben bunu 7,15’den 7.30’dan satamazsam zarar ederim” demişti. Ve şu anda Euro kuru 6. Ve hala bu aynı fiyattan satmaya devam ediyor. Buna ne diyorsunuz?

Ben Davos’ta bununla ilgili firmayla toplantı yaptım yatırım için. İnşallah en kısa zamanda onları ihracatçı yapacağımızı hem Ortadoğu’ya hem Kafkaslara hem de Doğu Avrupa’ya ihracat merkezi bir HUB (merkez) olarak değerlendireceklerini de söylediler. İsim verilmesini istediler o yüzden kullanmadım. Her türlü yatırım desteği ve ihracat desteği de. Kesin kararlılar geliyorlar inşallah.

Peki yatırım yapana kadar indirim yapmayacaklar mı? İki üründen birini o firmalar satıyor ve fiyatı belirliyorlar.

Onun da biz tedbirini alıyoruz. Bir de bu bütün Türkiye’nin bir şeyi ve bugüne kadar yapılmamış bir sistemi yeniden oturtuyoruz. Bunu da öyle görmek lazım. Bunları kendimiz üretiyor olmamız lazım, bizim üretiyor olmamız lazım. Belki Rekabet Kurumu'nun da biraz daha görünür olması lazım aslında.

Gıdada KDV 3 aylığına yüzde 1’e inse diye bir teklif geldi. Sizin bakışınız nedir?

O bizim bakanlığımızın konusuna girmiyor. Ama biz Hazine ve Maliye Bakanlığı ile paylaşırız. O da son derece katılımcı , yapıcı. Gıda ürünlerinde de biz gerekirse ithalatın önünü açarız, ama üreticiyi küstürmememiz lazım. Bunu yaparken ona da dikkat etmeye çalışıyoruz. Yani ayçiçeği tohumu toplanırken bize gümrüklerin indirilmesi yönünde konusunda çok baskı geldi halbuki biz hasat zamanı gümrükleri yukarı çekiyoruz ki üretici bir dahaki sene de üretmeye gayret etsin diye. Hasat zamanı bitti tabi mevcut ürün kapasitesi de yetmedi, bir miktar daha ithalat yapmamız gerekti. İthalatı da herkese normalde açmamız lazım. Ama ben arkadaşlara dedim biz 300 bin ton açıyoruz. Ama şuna göre dağıtacağız. Kim ne kadar yerli ürün satın almışsa; 3 birim alana 3 birim vereceğiz, 2 birim alana 2 birim dağıtacağız. Yani yerli üreticiyi destekleyeni biz de ithalatta destekleyeceğiz. Amacımız yerli ürünü artırmak. Teşvik etmek. Bundan sonra ithalatı açmak zorunda kalırsak. Gene de yerliyi koruyarak adımlarımı atacağız.

Hal yasası çok uzun yıllar oldu bir türlü hayata geçmedi. Ne zaman yasalaşır? Yasalaştığında fiyatlarda ne gibi bir etkisi gözlenir?

Hal yasası esasında o kadar düzgün çalışıldı ki. Biz bu yasayla ilgili bütün paydaşların görüşlerini alıyoruz. Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu, sebze meyve üreticileri, pazarlar, TOBB, TESK, TÜSİAD… hepsinin görüşlerini aldık. Hatta bölge hallerinin bile görüşlerini aldık. Orada belki bir algıda farklılık var. Bizim amacımız üretici bölgesi halleri ve tüketici bölgesi halleri yapmak. Üretici birliklerini güçlendirmek. Şu anda öyle bir algı var ki komisyoncuları hep ortadan kaldırıyormuşsunuz. En büyük sıkıntı bu. Önümüze bu geliyor.

Komisyoncu üreticiden malı alıyor. Üreticinin nakit ihtiyacı olduğu zaman tohum alacağı zaman, ürününü ekeceği zaman ona finansal destek veriyor.

Üretici tarladan malı getiriyor. Bazısı tasnifi kendi yapıyor. Bazısı ise yapmıyor. Üretici kaç ton verdiğini bilmiyor. Satıp satacağını bilmiyor. Zayiat oranını bilmiyor. Hiçbir şey bilmiyor. Bütün yük üreticinin omuzunda. Bu ülkede kim üretici olmak ister bu şartlarda.

Biz ne yapmak istiyoruz? Üretici birliklerini güçlendirelim. Komisyoncular isterlerse üretici birliklerinde yer alsınlar, isterlerse tüccar olsunlar. Aldığı malın fiyatını biz hesaptan alalım fiyatını bilsin. Karı da zararı da tüccarda olsun.

Alman Bakan ALTMAİER Türkiye’ye geldiğinde bir toplantı yaptık. Metronun uluslararası CEO’su bir hanımefendi bize teşekkür etti: “Şu Hal Yasasına el attığınız için teşekkür ederiz. Yüzde 30 zayiat var” dedi. Mesela bir de üretim bölgesinden tüketim bölgesine giderken yaz sıcağında 30 derecelerde 20 kilogramlık sandıklarda domates gidiyor. Meyve gidiyor. Yarısı çürük… Korkunç bir zayiat var. Biz ambalajlama getirdik. Biz burada esasında ambalajlama standardı getirdik. Hangi ürüne hangi kiloda nasıl bir ambalaj olmalı. Soğuk zincir mecburiyeti getirdik. Hem üretici bölgelerinde hem de nakliyede bununla ilgili bütün çalışmalarımız hazır. Bütün paydaşların görüşlerini alıyoruz.

3 bin 700 tane komisyoncu var. Ama biz onları sistemin dışına itme niyetinde değiliz, daha çok sistemin içine alma ve herkesi kayıt altına alma gayreti içindeyiz. Zaiyatı azaltma gayreti içerisindeyiz ve yaptığımız Hal Yasası’na göre üretici birliklerine yüzde 30 yer vereceğiz hallerde. 100 liraya kiralıyorsa o dükkanı, üretici birlikleri 25 liraya kiralayacak. Hal rüsumunu kaldıracağız. Profesyonel yönetici getireceğiz. Yani beyaz et de satılsın, kırmızı et de satılsın, su ürünleri, sebze-meyve satılsın, çiçek satılsın. Belki biraz daha ileride daha farklı gıda ürünleri de düşünülebilir ama şu anda bununla yola çıktık. Yani güzel pırıl pırıl bir sistem olsun istiyoruz. İki tane pilot proje yapıp bunu çalıştırıp, herkesi de mutlu mesut üretici olmaya teşvik etmek istiyoruz.

İstanbul’da 2-3 noktada üretici halleri kuracağız

Zaiyatı engelleme noktasında ne gibi bir çalışma öngörüyorsunuz?

Biz soğuk zinciri de çalıştık bunlarla beraber. Ciddi oranda bir zayiat farkı var ve bunun daha hızlı teslimatı olacak. Bire bir üretici birliklerinden tüketiciye ulaşmış olacak.

Üretici bölgesi halleri üreticiye yakın yerlerde kuracağımız haller. Oralarda toplama yapılacak, ayıklama yapılacak, tasnifleme yapılacak, ambalajlama yapılacak sonra da tüketici İstanbul, İzmir, Ankara. Türkiye genelinde biz 30 tane halin yeteceğini düşünüyoruz. Toplam da 30 tane. Ama pilot olarak başlayacağız.

İstanbul’da düşündüğümüz iki üç bölge var. Bir tane Kanal İstanbul yakınında. Bir tane de bu tarafta var. Ama onları Çevre Bakanlığı ile birlikte çalışıyoruz. Milli Emlak ile birlikte. Ulaşım imkanı nasıl olursa. Daha yerini netleştirmedik. Önce daha kanunun çıkması lazım.

İsrafla ilgili bir de kitabımız var. Harika bir çalışma yaptık israfla ilgili. Haftada iki ekmek israf etmişiz ve günde 0.78 ekmek israf etmişiz kişi başına. Gerçekten gerçekçi veriler ve okuduğunuz zaman; ne yapıyoruz diye elektriği de kapatıyorsunuz.

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar