için kaldı

Liyakat nedir? Liyakata göre atama ne demek?

Son dönemlerde sık kullanılan kelimelerden biri de liyakat. Peki ya liyakat nedir, liyakata göre atama nasıl olur? Detaylar haberimizde.

Liyakat nedir? Liyakata göre atama ne demek?
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:54
22 Haziran 2018 Cuma 09:29

Devlet yetkililerinin sık sık kullandıkları liyakat kelimesi merak edilmeye başladı. Atamaların liyakata göre yapılacağı söylentileri sonrasında insanlar bu kelimenin tam anlamını ve atamaların buna göre nasıl yapılacağını merak etmeye başladı. Şimdi birlikte liyakat kelimesinin özünü ve atamaların liyakata göre nasıl yapılacağı detayına göz atalım.

Liyakat nedir?

Bir kimsenin kendisine iş verildiğinde güven duyulması, niteliği, işe yararlığı anlamında kullanılan bir değimdir. Yani göreve layık olma, uygun olma, yeterli olma durumudur. Liyakatın kelime anlamları ise aşağıdaki gibidir;

Liyakat göstermek: Bir işte başarı göstermek.

Liyakat madalyası: (tarih) Osmanlı Devletinde, devlete bağlılık ve savaşta yiğitlik gösterenlere verilen bir madalya.

Liyakat sahibi: (Bir işi) Gerçekleştirmeye elverişli, yetenekli, liyakatli.

Liyakatli: Liyakati olan, liyakat sahibi, değerli, iş bilir.

Yukarıdaki kavramlar değerlendirildiğinde devlet kurumlarına liyakat ilkesi gözetilerek atama yapılması derece önemli. Günümüzde görevlerin başına yetkili kişilerin gelmesinden ötürü çıkarlar söz konusu olabiliyor. Ancak çıkar için göreve getirilenler sonucunda tüm toplum kaybeder. Liyakat, yani layık olanın göreve gelmesi önemlidir.

Liyakat nedir? Liyakata göre atama ne demek?

Kariyer ve liyakat ilkeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Liyakat Esaslı Yönetmelik Hukukun Gereğidir. Madde 3) Liyakat: Devlet kamu hizmetleri görevine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda ve 399 sayılı KHK’da gerekse 1982 Anayasa’sında liyakat sistemine ilişkin çok sayıda düzenlemenin olduğuna şüphe yoktur. Ancak, anayasa ve yasalarda yer alan bu düzenlemelerin uygulamada gerçekleşip gerçekleşmediği tartışmalıdır.

Memur alımlarında uygulanan yazılı ve sözlü sınavlar, adayın liyakat ve yeteneğini ölçmekten çok, onun genel kültürünü değerlendirmeye yöneliktir. Merkezi yapılan sınavlarda sadece genel kültürün yanında gireceği meslek ile ilgili değerlendirmenin yapılması liyakat ölçülerine daha uygun olacaktır. Meselâ bir resim öğretmeni atamasında sadece KPSS sınav notunun geçerli olması resim yeteneğinin ölçülmemesi bir liyakat açısından bir eksikliktir.

Personelin olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları tespit edilenlerin ödüllendirilmelerinde belli kriterlerin sadece kâğıt üzerinde kalması bunu da liyakatsiz kişilere verilmesinin sonucunu doğurmaktadır. Liyakat ilkelerinin en başında etik kurallar gelir. Etik kurallarının olmadığı bir kamu personel rejiminde liyakat ilkesinin uygulanması çok gerçekçi olmayacaktır.

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar

Buğra Koryürek En beğenilen yorum
Ali Fidan’ın MSB Müsteşarı olduğu dönemde, öncülüğünde icra edilen "Millî Savunma Uzmanlığı'na (MSU) Bakanlık İçerisinden Geçiş" sınavı ile askerî öğrenci alım sınavlarındaki skandalları ortada. Askerî öğrenciler 5’er 10’ar TSK’dan atılıyor FETÖ iltisâkları nedeniyle. MSU’larını ise hiç söylemiyorum bile: Güya MSB’de görevli memurlara güvenlik soruşturması yaptırmış. Külliyen yalan. AKP teşkilatlarından hamili kart veya bir telefon ayarlayabilenlerin tamamı Bakanlık içerisinden "Milli Savunma Uzmanı" kadrolarına atanmışlardır. Referans göstermeyenler/gösteremeyen memurlar ise, liyakatlerine ve donanımlarına rağmen, mağdur edilmişlerdir. AKP'nin siyasi kadrolaşma hareketinin kurbanı olmuşlardır. Mızrak artık sığmıyor çuvala.