için kaldı

Ömer Çelik: 23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu ortaya çıkacak

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik: 23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu ortaya çıkacak
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:03
10 Mayıs 2019 Cuma 16:28

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu. 

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarının satır başlıkları:

Bugün bir şehidimiz vardı, Allah'tan rahmet diliyoruz. Kahraman Mehmetçik, polislerimiz, güvenlik güçlerimizin hepsi kararlı bir şekilde terörle mücadele ediyorlar. Eşsiz fedakarlıkta bulunuyorlar. Anadolu Ajansı muhabirine ulaşmaya çalışıyorlar. Kamerasına ulaşmışlar ama kendisine ulaşamamışlar. Tüm gazeteci arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Umarız arkadaşımıza sağlıklı bir şekilde ulaşma imkanı olur.

'Türkiye'de seçim sonuçlarına müdahale gibi açıklamalardan kaçınılmalı'

ABD'den, AB'den bazı ülkelerinin değerlendirmelerini ortaya koymalarına diyeceğimiz bir şey yok. Türkiye'de seçim sonuçlarına müdahale gibi açıklamalardan kaçınmak, kullanılan dile özen gösterilmesi gerekir. Sanki seçimin tekrarlanması demek demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi açıklamalar yapılıyor. Tam tersine seçime itiraz müessesi sadece demokratik ülkelerde var. İleri demokrasilerde buna olanak sağlayan mekanizmaların varlığı biliniyor.  Bu konuda özellikle siyasi tarafgirlik içerisinde olmadan değerlendirilme yapılması her zaman saygıyla karşılanır. 

"Sonuç olarak 1 oy fazla kim kazansa bile başımızın üstünde yeri vardır"

YSK kararı yapılan tespitleri haklı bulmuş, mazbatayı birinden alıp diğerine vermek şeklinde bir rol oynamamıştır. Sadece hakemlik görevini millete vererek ve netice itibarıyla seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. Sonuçta karar verecek olan yine vatandaşımızın kendisidir.  28 binlik gibi fark belli sayım sonrasında 13 bine kadar düşmüştür. Sandıkların tamamı sayılsaydı muhakkak farklı bir sonuç ortaya çıkacaktı. Sandık üyeleri ve üyelerinin memur olması gerekirken olmadığı tespit edilmiş. 22 sandıkta neredeyse hiç oy çıkmamış. Artık önümüzde seçim var. Herkes gidecek, kedi tezlerini vatandaşlarımıza, İstanbullulara arz edecektir. 

Sonuç olarak 1 oy fazla kim kazansa bile başımızın üstünde yeri vardır. Bu konuyu tam anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında demokrasiye ne kadar uzak tutumlarını anlayabiliriz. Bunlara dayanmak isteyenlerin dayanakların ne kadar zayıf olduğunu görmeleri gerekir. Aynı çevreler Mısır'da darbecilerin yanında yer aldılar. Beraber çalışmak için heyecanlanıyoruz gibisinden açıklama yapmışlardı. Aynı çevreler Sisi demokrasiyi restore ediyor gibi çok enteresan açıklamalar yapmıştı. ABD'li yetkili 'not ettik' diyor. Bu seçim meselesiyle bu kadar ilgili iken, demokrasi konusunda bu hassasiyeti gösterirken Venezuela'da askeri darbe çağrısı yapmaları, seçilmiş kişileri askeri darbeyle uzaklaştırma çabalarını bütün dünya not ediyor. 

"Venedik Komisyonu raporunda seçimlerin hangi şartlarda yenileneceği yazıyor"

İç siyasette bunlara dayananların dayanaklarının ne kadar zayıf olduklarını görmeleri lazım. Türkiye'nin AGİT gibi NATO gibi üyeliğine vurgu yapılarak ortak dayanışma, demokrasi anlaşmalarından bahsediliyor. Bilmeleri gerekir ki biz bu kurumlarla ilgili olarak ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi yerine getiriyoruz. Ama bu hatırlatmayı yapanlar PYD/YPG'ye yardım yapıyor. Bir tutarlılık çağrısı yapıyoruz. Demokrasi, hukuk konusunda tutarlık çağrımızı ifade ediyoruz. Türkiye'yi batıya şikayet eden Türkiye içindeki siyasetçilerin bu durumları iyi değerlendirmesi lazım. 

Bizim arzu ettiğimiz demokratlığın, demokrasinin kredibilitenin korunmasıdır. Türkiye de nihayetinde dış gözlemcilerin de burada bulunduğu şekilde Türkiye'nin güçlü mekanizmaları sayesinde bir seçim yenilenecektir. Ortada muhalefetin adayından mazbata alınmış da bizim adayımıza verilmiş gibi davranıyor. Böyle bir şey sözkonusu değil. Venedik Komisyonu'nun çeşitli raporlarında da seçimlerin nasıl yenileneceği, hangi şartların sözkonusu olması halinde bilgiler vardır. Biz başvurumuzun bu şartlara uyduğunu gördük, YSK da karar verdi. İslam, Türk, yabancı düşmanlığının en üst düzeye ulaştığı bir ülkenin Başbakanın kendisine bakması lazım. 

"CHP milletvekili darbe çağrısı yaptı"

Onların ne derece hassas olduklarını 15 Temmuz'daki suskunluklarından iyi biliyoruz. Bedeli ödenmiş gururlu demokrasiyi ülkemizin en büyük kazanımı, zenginliği olarak görüyoruz. Buna herhangi bir şekilde zarar verilmesi karşısında çok büyük bir hassasiyet duyuyoruz. Bu gururlu ve onurlu demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Müttefiklerimizden ve dışımızdaki dünyadan da aynı saygıyı bekliyoruz.  Seçimlerde kapılarımızı açıyoruz, seçimleri izliyoruz. Her seferinde gösterdiğimiz kolaylıklardan dolayı teşekkür ederek ayrılıyorlar. 

Bu geleneğin kullandığı kavramlara ve kodlara hakimiz. Bir CHP milletvekili darbe çağrısı yaptı. Ne CHP sözcüleri ne de genel başkanları tarafından kınanmış, uyarılmış değildir. Bir milletin iradesiyle seçilmiş yönetime karşı darbe çağrısı yapmak ahlaki ve siyasi olarak işlenebilecek en büyük suçtur. O kişinin alnında ömür boyu taşıyacağı bir leke olarak durur. CHP Genel Başkanı YSK hakimleri isimlendirerek hedef göstererek bir konuşma yaptı. Hatta soyadlarıyla dalga geçmeye kadar işi götürdü. 

"23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu ortaya çıkacak"

YSK özellikle yapılan itirazları değerlendiriyor. Tüm ilçelerde seçimlerin iptal edilmesiyle ilgili bir itiraz olmadı. Büyükşehir oylarını etkileyecek şekilde bu usülsüzlükler tespit edildiğinde ilçe seçimlerindeki seçim sonuçlarını etkilemeyecek düzeyde olduğu için de bu kararlar ortaya çıkıyor. YSK'nın gerekçeli kararını göreceğiz. Bütün bu yasayı çıkarırken de CHP'nin katkı verdiği 2018 yılında bu yasa çıktı. Bununla ilgili eksiklik tespit ettiğimiz zaman hemen önümüze 'bu itirazları niye yapıyorsunuz' deniyor. O zaman yasa çıkarmaya ne gerek var? İtiraz etmemiz bile adeta andidemokratik bulunuyor. 23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu ortaya çıkacak. Hep beraber kazananı selamlayacağız. 

ABD'nin İran yaptırımlarıyla ilgili gündemimizde er aldı. İran'da imzalanan nükleer anlaşmadan ABD çekilmişti. Biz bu çekilmenin yanlış olduğunu, bu mekanizmanın korunması gerektiğini ifad etmiştik.  Şimdi hem anlaşma kaldırıldı hem de ikinci bir adım atıldı. Bu hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu tip yaptırımların halkları cezalandırmak olduğunu her seferinde ifade ediyoruz.  İyi işleyen bir anlaşma, İran'ı masaya oturtmuş bir anlaşma maalesef tekrar karışık bir ortamı ortaya çıkardı. Kuzey Kore ile yoğun diplomatik çözüm yollarının arandığı dönemde İran'la ilgili ortaya çıkan karar hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu yaptırımlara karşı olduğumuzu açık bir şekilde ifade ediyoruz. 

"S-400'ler milli komuta sistemi olarak çalıştırılacak"

S-400'le ilgili pozisyonumuzu aynı şekilde koruyoruz, herhangi bir tutum değişikliği yok.  Biz güvenlik kaygılarımızın neticelerini karşılayacak şekilde bu sürece girmiş olduk. Zamanında Obama yönetiminin uygun koşulda Patriot teklif edilmediğini Başkan Trump da kabul ediyor. Türkiye güvenlik ihtiyacını karşılamak için S-400'lerle hava savunma sistemini güçlendirme yoluna girdi. S-400'ler milli komuta sistemi olarak çalıştırılacak. NATO'nun başkanlığında bir heyet kuralım diyoruz, teknik uzmanlar raporunu versin diyoruz. 

"ABD'nin İsrail-Filistin arasında güvenilir bir arabulucu olarak görülmüyor"

Türkiye hem kendi hassasiyetleri açısından bu süreci yakından takip ediyor. Aynı zamanda ABD'nin Kudüs kararını, Golan'la ilgili kararını göz önüne aldığımız zaman, ABD'nin İsrail-Filistin arasında güvenilir bir arabulucu olarak görülmüyor. İsrail'in her günkü saldırganlığı maalesef umutlu olmamız için herhangi bir ipucu vermiyor bize.  Kudüs konusunda hassasiyetimiz devam etmektedir.  Şu ana kadar devam etmiş olan İsrail saldırganlığı karşısında herkesi bir kez daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. ABD'nin bu İsrail saldırganlığını desteklemekten vazgeçmesi gerekmektedir. 

"Türkiye'nin tezlerine karşı oldu bittiyle sonuç alması mümkün değildir"

Türkiye'nin KKTC'nın Türkiye petrollerine devrettiği yaptığı çalışmalara karşı hem Rum tarafının hem Yunanistan'a karşı saldırgan beyanlarını görüyoruz. Bunun tavrımıza etki etmeyeceğini en iyi onlar bilir. Oradaki gemilerimiz Deniz Kuvvetlerimiz tarafından korunuyor. Burada Türkiye'nin tezlerine karşı oldu bittiyle Rum tarafının ya da Yunanistan tarafının herhangi bir sonuç alması mümkün değildir. Burada tüm kazanımlar hem Rum yönetimi hem de Türk toplumu tarafından eşit olarak paylaşılsın. Onları çözümsüzlüğe iten şey AB ülkelerinin Kıbrıs'ın arkasındayız gibilerinden çözümü zorlaştıran tavırlarıdır. 

"KKTC'nin haklarının korunmasında Türkiye tam bir kararlılık içindedir"

Türkiye geçmişte olduğu gibi KKTC'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin haklarının korunması konusunda hiçbir tereddüt göstermez. Kıbrıs'ta iki toplum için bir mekanizma kurulmasını defalarca ifade ettik. Şimdi 'egemen bir ülke olarak hakkımızdır' diyerek arkalarına AB'nin açıklamalarını alarak bunu desteklemeye çalışıyorlar. Onların bahsettiği bazı ruhsat sahaları bizim alanımız içerisindedir. KKTC'nin haklarının korunmasında Türkiye tam bir kararlılık içindedir. 

"Her seçim yeni bir seçimdir siyasetçi açısından"

Geçen sefer çalışma yürüttük. Temel noktalarda değişikliğimiz yok. Her seçim yeni bir seçimdir siyasetçi açısından. Daha yüksek bir performans ortaya koymak niyetimiz var. Bu seçim sürecinde yeni mesajlar vereceğiz. Şimdi müsaade ederseniz paylaşmayın. Şimdi birtakım yöntemlerimizin hemen kopyalandığını onlara akıl danışanlar tarafından ifade ediliyor. 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar