için kaldı

Kılıçdaroğlu: Bugün ülkenin kaderini değiştirme günü

Son dakika haberi... CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin vizyon belgesinin açıklandığı, "İkinci Yüzyıla Çağrı" sloganıyla düzenlenen toplantıda "Bugün ülkenin kaderini değiştirme günü. Siyasi veya siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz vatan için bir aradayız. Bu değerli 70 kişi, Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu: Bugün ülkenin kaderini değiştirme günü
Son Güncelleme: 3 Aralık 2022 Cumartesi 17:45
3 Aralık 2022 Cumartesi 17:41

CHP, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde, "İkinci Yüzyıla Çağrı" sloganıyla bir toplantı düzenliyor. Partinin vizyon belgesinin açıklandığı toplantının açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Ana muhalefet lideri, konuşmasında; dünyanın farklı yerlerinden bir araya getirdiği 70 kişilik ekibinin ve hazırladıkları yol haritasının odağında yalnızca "krizden kurtulmak" değil, "ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engelleme planı" olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Size bugün bir iç çerçeve çizmek istiyorum. Bugün sizlere Türkiye için uyanmanın, ayağa kalkmanın ve büyümenin davetini yapıyorum. Bugün Türkiye'den ne için oy istediğimizi söyleyeceğim. Artık oyu sadece bir adaya, tek bir adama, bir zümreye değil yeni bir siyaset kültürüne ve siyaset üstü anlayışına oy isteyeceksiniz.

'SADECE KRİZDEN ÇIKMA DEĞİL KRİZ ENGELLEME PLANI'

Bugün dinlediğiniz sadece bir krizden çıkma planı değil, ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engelleme planı olacak. Bugün ülkemiz derin bir kriz içinde. Sürekli aynı girdaba giren halkımız için bugün ülkenin kaderini değiştirme günü. Bunun çaresi tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değil. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak yerine yeni bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemler yaşamayacak. Ülkemiz bir daha böyle çaresizlik yaşamayacak. Ülkemiz üzerindeki kara bulutları dağıtıp yeni bir sistem inşa etme zamanı geldi. Barışın ve refahın geldiği bir ülke haline getireceğiz bu ülkeyi. Mesele sadece bugünkü krizi çözmek değil, Mustafa Kemal Paşa'nın hayaline sahip çıkmaktır.

'İNANDIĞIM VİZYON YOLCULUĞUNDAN VAZGEÇMEYECEĞİM'

Bugün siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri göreceksiniz. Güçlü bir ekip bir araya geldi. Gittim, ziyaretlerde bulundum, görüştüm. Ne derlerse desinler inandığım vizyon yolculuğundan vazgeçmeyeceğim. Şuna inanın, Bay Kemal çıktığı yoldan asla geri adım atmaz. Kısa süre sonra Almanya'ya da gideceğim. Oradaki ziyareti de yakından takip etmenizi öneriyorum.

'HEPİMİZ VATAN İÇİN BİR ARADAYIZ'

Elimizde üç büyük güç var; birincisi bize inanan halkımız, ikincisi siyasi gücümüz, üçüncüsü dostlarımızla iş birliğimiz. Hepimiz vatanımız için bir aradayız. Siyasi veya siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz vatan için bir aradayız. Bu değerli 70 kişi, Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir kısmı uyurken, diğer kısım dünyanın bir ucunda güne uyanıp bu ülke için çalışacak. Bu insanlar, ne biri için çalışacaklar ne başka bir şey... Onlar vatanları için çalışacaklar. Benim işim sistemi kurup çalıştırmaktır. Hep birlikte çalışacağız, cumhuriyet kendi özünden güç alıp şahlanacak."

'KILIÇDAROĞLU ÜLKESİNİ BİR DÖNÜŞÜMDEN GEÇİRECEK'

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından, CHP liderinin başdanışmanı olan dünyaca ünlü ekonomist Jeremy Rifkin, toplantıya video konferansla bağlandı.

Rifkin, şunları söyledi:

"Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye'nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirecek. Bu bir sanayi dönüşümü. Benim ekibim AB'de temel mimari görevlerde yer aldı ve ayrıca Çin'de... Sayın Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak mutluluk verecek bana.

Son dönemdeki iklim çalışmaları bize şunu gösteriyor. Akdeniz'deki ülkeler dünyanın geri kalanında yüzde 20 daha hızlı ısınıyor. En hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Bu şekilde devam ederse burası yaşanamaz hale gelecek. Her Akdeniz ülkesinin bu konuyu ele alması gerekiyor. Birlikte çalışırsak başarılı olabiliriz. Bütün Türk halkının dayanışma içerisinde olması gerekiyor bu yolculukta. Bunu akılda tutarak bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Türkiye'de Akdeniz havzasında yaşayan insanlar iklimin farkında. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise kuraklık ve susuzluk yaşanıyor.

Z kuşağı başta olmak üzere şunu söylemek istiyorum. İnsanlık için çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Daha önce beş kez önemli yok oluşlar yaşandı. Şimdi ise altıncısının başındayız. Bilim insanları bunu böyle görüyor. Karşımızdaki gerçeği olduğu gibi görmemiz gerekiyor. İklim değişiyor çünkü küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor. Her bir derecelik artış için atmosfer yüzde 7 daha fazla ısınıyor."

'TVF'Yİ TASFİYE EDECEĞİZ'

Rifkin'in ardından kürsüye çıkan CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek, 2023 bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü'ne taşıyacağız. Tasarruflarla, krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. Mali kural uygulamasını başlatacağız, TVF'yi tasfiye ederek bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu özel iş birliği projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki koşullu yükümlülükleri ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız adımlarla kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makro ekonomik istikrarı sağlayacağız.

Feraha kavuşmak için iki önemli çapamız var: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa'dır. Türkiye'nin geleceği, demokratik kurallı dünyadadır. AB üyelik müzakerelerini canlandıracağız. 23. Yargı ve Temel Haklar faslının gerekliliklerini tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını isteyeceğiz.

İkinci çapamız ise, hızla hayata geçireceğimiz yeni nesil kalkınma stratejimiz olacak. Bu, hem ülkemizi ferahlatacak, hem de kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak. 2030 gündemi sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır.

Biz stratejimizi 4 sütun üzerine inşa ettik. Demokrasisi güçlü; kurumları ve kuralları güçlü Türkiye. Üreterek zenginleşen rekabetçi Türkiye. Zenginliği adil paylaşan Türkiye. Temiz ve yeşil Türkiye."

'TEMİZ ENERJİ, TEMİZ ÜRETİM, TEMİZ FONLA, TEMİZ TOPLUMLA...'

1-Fert başına gelirimiz, OECD'nin ancak dörtte biri ise, bunun en önemli nedenlerinden biri, kurumlarımızın kalitesinin OECD'nin ancak yarısı kadar olmasıdır. Bu da daha önceki rakamlarla! Bu yüzden bize kral değil, kural gerek diyoruz. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye'de, güçlendirilmiş parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Hukukun üstünlüğü olacak. MB başta olmak üzere, düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıkları yasal güvence altında olacak. İhalelerde şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Atamaları sadakate göre değil, rekabete göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz, siyasi ahlak yasası çıkaracağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye'yi, Mali Eylem Görev Gücünün gri listesinden çıkaracağız. OECD ile aramızdaki makası 2030'a kadar kapatacağız.

2-Küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden; özel kesim ile yeni iş birliği modellerine öncülük eden, ekonomideki oyunculara ufuk veren strateji ve planlama teşkilatını kıracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye'de; sanayimizin endüstri 4.0 dinamikleri ile dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm ışığında yüksek teknolojili katma değerli bir yapıya dönüşmesini sağlayacağız, destekleyeceğiz. Bu çerçevede üniversite, sanayi, sivil toplum, kamu iş birliği modellerini en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacak bir milli eğitim politikası uygulayacağız. Niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Yaratıcı endüstrilerin özelliklerini dikkate alarak, bu endüstrilere teşvik ve destekleri daha da güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilir projelerin, sosyal yatırımların finansmana ulaşımını kolaylaştıracağız.

'KANAL İSTANBUL GİBİ RANT PROJELERİ İÇİN KULLANMAYACAĞIZ'

3-Zenginliği adil paylaşan Türkiye'de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltacağız, vergi tabanını genişleteceğiz, vergi yükünü adil dağıtacağız. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Cinsiyet eşitsizlikleri ile mücadele edeceğiz. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe sokacağız. Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız.

4- Dünya ekolojik limitlerine yaklaşıyor. Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı onaylamasını önemsiyoruz. Karbonsuzlaşma stratejisini ve yeşil mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhataplarıyla birlikte toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel ekonominin imkanlarından yararlanacağız. Sürdürülebilir üretime yönelik özel finansman yöntemini gerçekleştireceğiz. Yeni nesil kalkınma stratejimizle, ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize atacak.

5- 2030'a geldiğimizde, demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü bir Türkiye'de, üreterek zenginleşen rekabetçi bir Türkiye'de fert başına gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda, 8,5 milyon yurttaşımıza iş imkanı yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz. Nereye gideceğini bilmeyen kaptana rüzgar yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, insanlara nasıl gelecek sunacağımızı biliyoruz.

Temiz enerji, temiz üretim, temiz fonla, temiz toplumla, tertemiz bir geleceği inşa edeceğiz. Milletimizi önce feraha, sonra da refaha kavuşturmaya hazırız. Biz hazırız, milletimiz hazır."

'SOSYAL DEVLET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ DÖNEMİ BAŞLIYOR'

Öztrak'tan sonra söz alan CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo şöyle konuştu:

"Bugün burada ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ile fırsat eşitliği dönemi başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en önemli boyutlarından biri sosyal devlettir. Çünkü sosyal devlet, bir çocuğun beslenme hakkı ile eğitime erişme hakkı arasında bir fark görmez.

CHP iktidarının ilk 6 ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek."

'KAPSAMLI, KALKINMAYI DESTEKLEYECEK POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR'

CHP kadrosuna katılan bir diğer isim olan, Merkez Bankası'nın eski başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, video konferans yoluyla katıldığı toplantıda şu ifadeleri kullandı:

"Yoksullukla mücadele için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, özellikle makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi dile getireceğim.

Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye'nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye'ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Önümüzdeki dönemde maliye politikalarının tasarımında daha detaylı, biraz daha kapsamlı, kalkınmayı destekleyecek bir politika anlayışına ihtiyaç var."

'ENFLASYONUN KÖTÜ OLMASININ NEDENİ ADININ TÜRKİYE OLMASI DEĞİL'

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak da video konferansla bağlandığı toplantıda şöyle konuştu:

"İktisadi durumumuz kötü. Sadece iyi niyetle değil, uzmanlıkla daha iyisinin olması mümkün. Bazen Türkiye'de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke. Türkiye'de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olmasından kaynaklanmıyor. Dünyada olup biten bizi de etkiliyor. Dünyanın her tarafında olduğu gibi kötü politikalar kötü sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye'de de yaramıyor.

'Enflasyonu göze aldık çünkü büyümek istiyoruz.' 1970'lerde bütün dünya bunu denedi ve çuvalladı. 'Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim', böyle bir şey yok, hiç olmadı! Türkiye'de de olmadığını görüyoruz ve bir kere daha görmemize gerek yoktu. 90'larda da gördük bunu."

SESİ EN YÜKSEK ÇIKANI DİNLERSEK ÇÖZÜM OLMAZ

Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, video konferansla toplantıda konuşma gerçekleştirdi.

Akçiğit, şunları söyledi:

"Türkiye'deki rekabet ortamın 2013'ten sonra bozulmaya başlıyor. Bu rekabeti yeniden yerine oturtabilmek gerek. Sanayi politikaları ile eğitim politikaları birbirinden ayrı düşünülemez. Beşeri sermayeye yatırım yapmamız gerekli. Yetişmiş deneyimli araştırmacılar yurtdışına gidiyor.

Yurtdışına gittiklerinde verimliliklerinde yüzde 25 artıyor. Türkiye'de kalan bağlantı halinde olduğu insanların da verimliliği artıyor. Türkiye'ye döndüklerinde ise verimlilikte azalma yaşanıyor. Türkiye ekonomisini nerede bıraktıysak orada kalmış, 60 yıldır değişen hiçbir şey yok.

Çok sıkıntılı alan var ama yapacak çok şey de var. Kısa zamanda düzeltebileceğimiz çok şey olur. Teşhisi doğru koymazsak sesi en yüksek çıkanı dinlersek çözüm olmaz. Ülkenin çok fazla yetişmiş insan var. Önemli olan partiler üstü çalışabilmek."

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar