İmamoğlu Küçükkaya ile görüştüğünü doğruladı

AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım ile ortak yayın öncesinde gazeteci İsmail Küçükkaya ile bir araya geldiğini CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu doğruladı.

İmamoğlu Küçükkaya ile görüştüğünü doğruladı
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:04
18 Haziran 2019 Salı 18:45

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilen AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım ile CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu bir araya gelmişti.

Yayının moderatörlüğünü Fox TV’den Çalar Saat’i sunan İsmail Küçükkaya yaptı.

İsmail Küçükkaya ile CHP’nin adayı İmamoğlu’nun ortak yayından önce bir otelde görüştüğü iddia edilmişti.

Habertürk’ten Kübra Par’a konuşan Ekrem İmamoğlu, Küçükkaya ile görüştüğünü söyledi.

Röportajın ilgili tarafı şöyle;

İsmail Küçükkaya’nın soruları önceden verip vermediği çok tartışıldı. Yayın öncesinde ne sorulacağını biliyor muydunuz?

Hayır hayır, öyle bir şey yok. Ama konu İstanbul olduğu için, ulaşımı konuşacağımızı, çevreyi konuşacağımızı biliyorduk. Sadece dün akşam depremi, kentsel dönüşümü konuşamadığımız için üzüntü duydum. Çünkü o gerçekten İstanbul için ele alınması gereken trajik bir konu. Bunu çok hızlı çözmemiz gerekiyor. Bir ona üzüldüm, onun dışında kısa da olsa her şeye temas ettik. Çocuğu konuştuk bu kentte. Bakın, bir yerel dilin bu kadar değiştiği ilk seçim bu. Geçmiş seçimlere döndüğünüzde mega projeler, yapılar, tünelle konuşuluyordu ama bu sefer insanı konuşuyoruz, farkında mısınız? Çocuğu, kadını, toplumu, birleşmeyi, buluşmayı, barışmayı konuşuyoruz. Bu muazzam bir şey, çok mutlu oldum. Rakibimin de bu dile eğilim göstermesi ve ona dönük konuşmalar yapması bence bir kazanımdır.

"İsmail Küçükkaya ile yayından önce buluştuk, konuştuk"

İsmail Küçükkaya ile önceden buluştuğunuza dair bir iddia ortaya atıldı. Yüz yüze görüştünüz mü yayından önce?

Tabii ki. Bana geldi, zaten, “Sizinle görüşeceğim, ardından Sayın Binali Yıldırım’ı ziyaret edeceğim” dedi. Gizli görüşme derken, kameraların önünde değildi ama gizli de değildi. Oturduk, konuştuk. Sorular konusunda da, “Sizin ne soracağınıza karışmam ama konunun çemberi belli. İstanbul konuşulmalı, tamam ama İstanbul’da ikinci seçime niçin gidildiği de konuşulmalı. Bu en önemli mesele” dedim. Normal bir seçim değil ki bu. 31 Mart’ta bir seçim yaptık, 23 Haziran’da niçin bir seçim daha yapıyoruz? Niye bu ülke 3 ay daha seçimle boğuşuyor? Bunu millete anlatmamız gerektiği konusunda talebimi ilettim. Sorular, özel detaylar gibi konulara asla girmedim. “Siz aklınıza gelen her şeyi sorabilirsiniz” deyip, kendilerini uğurladım.

Programdaki Sayıştay raporu tartışması da gün boyu konuşuldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 753 milyon lira zarara uğratıldığının Sayıştay raporuyla tespit edildiğini iddia ettiniz. Sayıştay'ın 23 Mayıs'ta yaptığı açıklamada ise "2019 yılına ilişkin denetim süreci henüz başlamamıştır. 2018 yılı denetimleri ise henüz sonuçlanmamış olup bu yıla ilişkin raporlama süreci devam etmektedir" ifadeleri kullanılmıştı. 753 milyon liralık zarar olduğunu neye dayanarak iddia ettiniz?

Belirtilen konular Sayıştay’ın seçim sürecinin başlamasının hemen öncesinde, Ekim 2018 tarihinde açıklanan 2017 yılına ait İBB, İSKİ ve İETT denetim raporlarına dayanıyor. Bazı basın organlarında çıkan sahte iddiası tamamen saçma. Sayıştay Başkanlığı’nın kendi resmi web sitesinde rapor hâlâ duruyor. Raporda kamu zararına ve usulsüz işlemlere ilişkin; taşınmaz kayıtlarının tutulmaması, ihale kanununa aykırı işlem yapılması, belediyenin yapması gereken tahsilatları yapmaması, İSKİ’nin bankalardan lüks araç temin etmesi gibi birçok husus bulunuyor.

Yayın sonrasında, “Bu yayın aslında kimsenin kararını değiştirmeyecek” yorumları ağırlıktaydı. Hatta yayının sıkıcı olduğunu düşünenler de oldu. Bu yorumlara ne diyorsunuz?

Kavga etsinler, sürtüşme olsun diye bekleyenler de olmuştur. İtiraf etmeliyim ki açıkçası iftira anlamında benim canımı sıkan birkaç söz oldu. Özellikle yalan kelimesi… Ama kavga etmeden de tartışılabileceğini ispat ettiğimizi düşünüyorum. Bu bence sevindiricidir. Rakibimize de bu anlamda teşekkür ediyorum. Kavga etmek bir kazanım değil ki. Sıkıcılıktan kasıt nedir? Ne olmalıydı? Birbirimizin yakasına mı yapışmalıydık? Bence keyifliydi. İyi bir deneyimdi. Bundan sonrakiler daha yaratıcı olabilir. 1980’lerde yapılan açık oturumları hatırlıyorum; biraz daha TRT formunda, biraz daha kurumsal. Hafif o havada başladı süreç. Ayakta olmalı, belki daha hareketli olmalıydı. Arkada ekranda projeler dönüyorken anlatmak isterdim. Daha farklı bir stüdyo ortamı olsun ve insanlara canlandırmalar sunalım isterdim.”

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar