Abdulkadir Selvi kaleme aldı: Erdoğan'ın Davutoğlu-Gül-Babacan stratejisi!

Yazar Abdulkadir Selvi, ayrı parti kuracakları iddia edilen Davutoğlu, Gül ve Babacan ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izleyeceği stratejiyi yazdı.

Abdulkadir Selvi kaleme aldı: Erdoğan'ın Davutoğlu-Gül-Babacan stratejisi!
Son Güncelleme: 5 Eylül 2019 Perşembe 09:23
5 Eylül 2019 Perşembe 08:05

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ali babacan hakkında uygulayacağı stratejiyi kaleme aldı.

 Selvi’nin ‘AK Parti kulisleri hareketli’ başlıklı yazısı şöyle;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu işinin zihninden çıkması için bir an önce ihraç sürecini başlattı. Erdoğan’ın meydanlara çıkmasıyla birlikte AK Parti’de toparlanma süreci başladı. Erdoğan teşekkür gezilerinden sonra kongre sürecinde birçok ile gitmeyi planlıyor. Böylece parti tabanını diri tutmayı hedefliyor. Erdoğan bu ay BM Genel Kurulu nedeniyle ABD’ye gidecek. Henüz tarih belirlenmemiş ama dönüşte Kayseri programı düşünülüyor.

Erdoğan, Davutoğlu’yla ilgili süreci başlattı. Davutoğlu’nun ihraç süreci tamamlandıktan sonra radarı Abdullah Gül-Ali Babacan partisine çevirecek. Abdullah Gül’ün memleketi olması nedeniyle Kayseri programı önemli. Erdoğan yeni partilerle ilgili mesajlarının dozunu her geçen gün arttırmaya başladı.

Şimdilik bunlar iyi günleri diyebilirim. Çünkü Erdoğan yeni parti işine çok sert girecek. Dün de Sivas’ta “Zaman zaman şehirlerimizi dolaşan fitne tüccarları var. Sivas bu fitne tüccarlarına prim vermeyecektir” diye konuştu. Ali Babacan’la görüşmesinde de “Ümmeti böleceksiniz” demişti. Fitne, ümmeti bölmek gibi kavramların muhafazakâr dünyada ayrı bir yeri var. İhanetle eşdeğer tutuluyor. Erdoğan bu literatürü iyi biliyor ve kullanıyor.

Dün yine “AK Parti kalesinde gedik açmak isteyen eski milletvekillerimiz, bakanlarımız oldu. Ama hepsi de saman alevi gibi söndü, gitti. AK Parti’ye zarar vermek isteyenlerin sonu hep hüsran olmuştur” dedi. Memleketi olması nedeniyle Abdüllatif Şener’e de gönderme vardı ama asıl hedef Gül-Babacan ve Davutoğlu partileriydi. Erdoğan Sivas konuşmasının sonunda “Bunlar hep projedir” dedi. Erdoğan, yeni partileri “proje”, Gül-Babacan ve Davutoğlu’nu ise “bir bölen” konumuna sokmaya çalışıyor. Kimin projesi? Sıra ona da gelecek...

Meclis başkanlığı kulisi

AK Parti tabanı bir yandan kurulacak olan yeni partilerle ilgili gelişmeleri tartışıyor, diğer yandan da Bakanlar Kurulu ve partide yapılacak olan değişiklikleri takip ediyor. AK Parti’de ilgi kabine ve partideki değişikliğine odaklanmış durumda ama bir ara Meclis Başkanlığı konusunda da bir söylenti dolaştı, Mustafa Şentop’un istifa ederek yerine Binali Yıldırım’ın tekrar Meclis Başkanı olması yönünde. Ama kısa sürdü. Çünkü Mustafa Şentop’un istifa etmesi gibi bir plan yok. Ayrıca seçildiği günden bu yana çok iyi bir Meclis Başkanı oldu. Ağırlığını yansıtmaya başladı. Binali Yıldırım’ın da öyle bir talebi olduğu söylenmedi.

Bu tamamen çevreden birilerinin üretimi olsa gerek. Zaten Meclis Başkanlığı ikide bir el değiştirecek bir makam değil. Mustafa Şentop yeni dönemde de görevine devam edecek. O nedenle Meclis Başkanlığı kulisi kısa sürede değerini yitirdi. Ancak Binali Yıldırım’la ilgili bir beklenti olduğu belli. Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, özgül ağırlığı olan bir isim. Üstelik ‘cumhur ittifakı’ ortağı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile iyi bir diyaloğu olduğu biliniyor. Meclis Başkanlığı’ndan istifa etme sürecinde ve İstanbul büyükşehir belediye başkan adaylığı döneminde de Bahçeli özel ilgi göstermişti. Binali Yıldırım’ın yeni dönemde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması konuşuluyor. Ama milletvekili olması nedeniyle parlamentoda denge hesabı yapılır mı orasını bilmiyorum.

Baştan açık ve net olarak söyleyeyim: Bunlar Erdoğan ve çevresine dayalı kulisler değil. AK Parti milletvekilleri arasında konuşulanları aktarmaya çalıştım. Galiba değişiklikler gerçekleşene kadar bu tür söylentiler devam edecek

Seçimlerin ardından siyasetin yeniden şekillendiği bir döneme girdik. Sorun sadece kadrolarda ve yeni partilerde değil. Asıl önemli olan, siyaset dili ve tarzı değişecek mi?”

 

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar