Feyzioğlu yargı reformunu değerlendirdi: Çok sevindim, alkışlıyorum

Yargı reformunu değerlendiren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, çok sevindiğini ve bu gelişmelerin alkışlanacak gelişmeler olduğunu belirtti.

Feyzioğlu yargı reformunu değerlendirdi: Çok sevindim, alkışlıyorum
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:03
1 Haziran 2019 Cumartesi 09:54

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Habertürk’te yargı reformun değerlendirdi. Belgenin doğru olduğunu belirten Feyzioğlu şu açıklamaları yaptı:

“Hazırlanma aşaması doğruydu. İlk kez bu denli katılımcı bir anlayışla hazırlandı. Herkes bizden 'olmamış' diye bir çıkış bekledi. Olmamış diyecek durumumuz yok; çünkü bu belgenin hazırlanışında Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız da başından sonuna sürecin içindeydi. Her sorumlu birimle biz defalarca toplantılar yaptık. Bu belgede yazılı cümlelerin bir kısmı bizim. Kendi taleplerimizin, sorunlara getirdiğimiz çözüm önerilerinin ortak akılla yoğrulup önümüze konulmasına mutlu olduk.

Oturuyorlar kalkıyorlar 'Metin Feyzioğlu nasıl alkışladı' deniyor. Alkışlıyorum, meslektaşlarımın beklediği sorunların çözüm haritası var burada. Barolar Birliği Başkanı oldum dağ gibi sorunları kucağıma koydular. Şimdi biz baro başkanlarıyla birlikte niye bu kadar mutluyuz, çünkü bizden sonrakilerine devrederken 'bakın bunlar çözüldü' diyeceğiz.

"Sayın Cumhurbaşkanımız bu sınavın gerekliliğini üstüne basa basa anlattı"

Biz bir adım attık, bakanlık bir adım attı, YÖK Başkanıyla konuştuk.Elinizi yumruk yaparsanız sadece vuruyorsunuz, açarsanız el sıkışıyorsunuz. Konuştuk, diyalog kurduk. Eskiden avukatlık sınavı diyorduk. Şimdi avukatlık sınavı değil, hukuk fakültesini bitirip de avukat, hakim, savcı, noter adayı düşünenlerin gireceği hukuk alanındaki mesleklerde baraj sınavına döndü. Kim yapacak? ÖSYM yapacak. ÖSYM üniversite giriş sınavını, TUS, KPS'yi yapıyor. Devletin görevi de ÖSYM'ye de şaibesiz sınav yaptırmak ki güveniyorum ben. Her yapılana kulp takılabilir. Herkese eşit 70 baraj gerekecek. Bugün Türkiye'de şehirlerimizde hukuk aşkı yok ama hukuk fakültesi aşkı var. Şehire muazzam bir gelir getiriyor.Konutlmara kiracı geliyor, nargile kafelere müşteri geliyor ama hukuk kalitesi düşüyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu sınavın gerekliliğinin üstüne basa basa anlattı.

"En iyinin iyisi hukukçu olacak! Buna sevinelim değil mi?"

Biraz önce sayın YÖK Başkanı ile birlikteydim. En son 190 bininci sıradan alıyor. Öğrencileri mağdur etmeden sayın Cumhurbaşkanı dün bizim de isteklerimizi dillendirecek şekilde 'Bunu 100 bine düşüreceğiz' dedi. Bu hukuk fakültelerindeki öğrenci kalitesi ikiye katlanıyor demek. Buna niye sevinmeyelim? Bu fakülte mezunu yarın öbür gün sizi yargılayacak, kira, boşanma, mal mülk davasına bakacak. Adaleti dağıtacak olan kalitesini arttıracak bu reform belgesi. Bu yıl girecek olanlarda sıralamanın geçerli olması gerekiyor. Muhtemelen tedricen olacak. Ama 190 bin olarak devam etmeyeceğini düşünüyorum, biliyorum. Bir sonraki seneye de 100 bine düştüğünde en iyinin iyisi hukukçu olacaktır. Buna sevinelim değil mi?

"Hiçbir şekilde masraflı değil! Falaketleri önleyecek bir sistem"

Türkiye'de bizim insanımız her şey sarpa sardıktan sonra avukata gider. Oysa Avrupa'da, Amerika'da insanlar imza atmadan hukukçularına danışırlar. Avukatları onların sağ koludur. Bizde bu kültürü yaygınlaştırmak adına belli davaların sadece avukatla açılması. Tapu'da belli işlemlerin, yüksek meblağlı kira sözleşmelerin avukatın katılımıyla yapılması gerekiyor. Ben 'avukat tutmak' kelimesinden çok hoşlanmıyorum. Avukatın yardımı diyelim buna. İşler sarpa sardıktan sonra masraf çok daha büyük. Biz burada koruyucu avukatlık sistemini getirmek istiyoruz. Tıpkı koruyucu hekimlik gibi. O yüzden belki ilk bakışta kısa vadede masraflı gibi görünen, hiçbir şekilde masraflı değil, büyük felaketleri önleyecek bir sistem.

"Burada sosyal devlet ilkesi var!”

Şu an işçilerin sorunu cayır cayır yanıyor. İş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk geldi. İşveren avukatı ve mali müşaviri ile geliyor. İşçi ise tek başına geliyor. Şimdi biz diyoruz ki, işçi istediği zaman biz kendisine barodan zorunlu avukat tayin edelim. İşte bu da var burada, yani sosyal devlet ilkesi var. Yani buna sevinmek lazım değil mi? Adaletin tecellisi ve ceza adaleti sokakta polisle başlıyor, karakolda başlıyor. İşin savcılığa ve mahkemeye intikali çok sonraki aşama. Biz diyoruz ki hukuk fakültesi mezunlarından avukat, hakim, savcı olmak için baraj sınavına girmeyenler ya da girip de geçemeyenleri, bunları polis amirliğine alın, polislik öğretin. O zaman göreceksiniz hukuk devleti gökyüzündeki yıldız olmaktan çıkacak. Ben herşeye olumsuz, umutsuz yanından bakanlardan değilim. Mustafa Kemal'in çok güzel bir lafı vardır, 'umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır' diye.

"Çok sevindim, mutlu oldum, alkışlatan gelişmeler"

Avukatlık hizmetinde KDV çok yüksek. Vatandaşın üstüne binen bir yük. Bu KDV yükü sebebiyle vatandaş avukata gidemiyor. Biz bu konuyu sayın Naci Ağbal, sayın Cumhurbaşkanımızla görüştük. Avukatlık hizmetinde belli başlı davalarda, çocuk, aile, tüketici, iş mahkemeleri gibi çok ciddi manada KDV indirimi olacak. Bunlar bizi çok sevindiren, mutlu eden, alkışlatan gelişmeler.

"İfade özgürlüğünü hayata geçirecek olan savcı ve hakimdir"

Belgenin ilk başlığı ifade özgürlüğü ile başlıyor. İfade özgürlüğü korunacak, geliştirecek dediğiniz zaman haklı olarak hepimiz 'tabi tabi' diyoruz. Ama arkasında başka husus var. Hakim ve savcıların değerlendirilmesi, terfisine esas olacak puanlamalarında AİHM ve içtihatlara davranmalarına uygun olması esas alınacak. Eleştiriyi suç olarak kabul edersen, Anayasa Mahkememiz, AİHM buna eleştiri derken sen buna tutuklama tedbiri uygulayıp, ceza verirsen senin bu terfiinde olumsuz olacak. Bir maddesine değil tamamına baktığımızda sonuç alabiliriz. Neticede siz kanuna ne yazarsanız yazın, ifade özgürlüğünü hayata geçirecek olan savcı ve hakim. O halde o savcı ve hakimin iyi eğitilmesini sağlamamız lazım. İşte hukuk fakültelerinin kalitesini yükselterek, sınav getirerek. Böyle davranmazlarsa bunun karşılığını terfi etmeyerek alarak.

"Coğrafi teminat bu olumsuzlukları engelleyecek"

Bir kısmı siyasi baskıdan, bir kısmı da eğitimsizlikten. İyi okutulmamış olan hukukçu eleştiri ile suçu birbirine karıştırır. Hukuk eğitimi demek özgürlükçü bir bakış açısına sahip olabilmek demektir. Onu neresi verecek Anayasa Mahkememizin özgürlükçü pencereden baktığı kararlmar verecek, AİHM içtihatları verecek. Coğrafi teminat konusu var. Bir hakim düşünün. Diyelim ki Ankara'da çoluğu çocuğu okula gidiyor. Oradaki hakimi alıp da bir başka şehre gönderdiğinizde bütün düzeni altüst oluyor. Hakimlerin bir çekincesi var. Ben birilerin canını sıkacak karar verirsem acaba tayinimi alırlar, perişan mı oluruz diye düşünebilir. İşte coğrafi teminat bunu engelleyecek.

"HSK'nın yapısı arzu ettiğimiz teminatı vermekten uzak"

Biz bu yargı reformu strateji belgesi ile çok güzel giriş yaptık. Bunları adım adım hayata geçirdiğimizde bir kere Türkiye çok net bir şekilde bu yolda ilerlemek istediğini hem içeride hem dünyada bir kez daha ispatlamış olacak. Ama HSK'nın yapısı arzu ettiğimiz sistematik teminatı vermekten uzak.

Çünkü HSK üyeleri siyasi irade tarafından belirleniyor. Dolayısıyla üyelerinin yarısının sayın Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan kalan yarısının Meclis çoğunluğunun yetkisiyle belirleniyor. Bunun yanlışlığı Rahip Bronson davasında çıktı. Gerekçeli kararı okuyun 'Bu adam sıkıntılı bir adam' dersiniz. Yabancı bir devlet başkanı çıktı 'salacaksın' dedi. Anayasamızı göstermek ne kadar rahatlıktı. HSK tüm hakim ve savcıların özlük haklarını düzenleyen kurum olunca yapı çok önemli.

"Meclis'e artık uzlaşma kültürünü getirelim"

2010 öncesi HSK kapalı devreydi, sıkıntı var derdi. Millet iradesi yok dendi. Ondan sonra doğrudan doğruya FETÖ'nün kaleme aldığı ve FETÖ'nün takip ederek yürüttüğü referandum gündeme geldi. Referandum sonrasında oluşan HSK'ya doğrudan doğruya FETÖ müdahalesiyle hem hakimler arasına seçim yoluyla siyaset girdi hem paralel devlet yapısı girdi. 2017 HSK'sı ise doğrudan doğruya siyasi iktidar tarafından neredeyse belirlendi. Üçü de yanlış. Peki dünya ne yapıyor? Bir kısmını Yargıtay'a, Danıştay'a seçtiriyor. Kalanını da nitelikli çoğunlukla Meclis'e seçtiriyor. İşte benim önerim bu. Öneriyorum, çıkış yolunu söylüyorum, Türkiye 15 Temmuz gibi faciayı yaşadı. OHAL yaşadık. Artık OHAL kalktı, OHAL'i zihnimizden de kaldıralım, normalleşelim. Yargının bu yapıdan kurtulduğunu söylüyorsak yargının yönetimini olağanüstü olmaktan çıkaralım. Meclis'e diyelim ki, 'üçte beş üye seç'. Danıştay ve Yargıtay'da seçsin diyorum. Layık olanı layık olduğu yere gelmesinde uzlaşacaksınız. Herkes bunlarda anlaşabilir. Meclis'i uzlaşma kültürüne zorlamamız lazım. Meclis'te uzlaşma kültürü sıfır. Şimdi artık o kültürü getirelim. HSK'yı yeniden yapılandıralım.

"Mülakatlar kameralar altında yapılmalı hatta canlı verilmeli"

Siz dünyanın en güzel, en havalı, en süslü maddelerini de yazsanız onları insanlar uyguluyor. Biz bu reformda insan unsurunun kalitesini arttırmak için yola çıktık. Vatandaş temelli bir yargı, güven verecek vatandaşa, iki kaliteli hizmet. O hizmeti de verecek olan kaliteli hukukçu. Bir hakim yardımcılığı ve savcı yardımcılığı kurumları geliyor. Yazıişleri müdürlerinin hukuk fakültesi mezunu olma şartı geliyor. Genç mezun bitirdi hukuk fakültesini, aldı eline diplomasını. Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavına girdi. Baktı ki hakimlik için kontenjan açılmış, gitti müracaat etti. Mülakata girdi. Mülakat heyeti biraz daha geniş olacak. Öneriyorum, eksiklik var burada mülakatların kamera kaydına alınmaları lazım, hatta TRT'de canlı yayınlayalım. Bant kaydı yapalım adaylara verelim, ya da web üzerinden veya TRT üzerinden bu kayıtları yayınlayalım. Herkes rahatlasın, başka algılar yaratılmasın.

 "Bu belge sorunu doğru yerden yakaladı"

Şimdi mülakatı kazandı, iki sene stajı yaptı. Stajının sonunda hakim yardımcılığına atanacak. Pırıl pırıl ama hayat tecrübesi sınırlı bir insan. Kürsüye çıkıyor, hayatında çek görmemiş, kira sözleşmesi yapmamış, çocuk sahibi değil, evlenmemiş ama aile mahkemesinde görev yapıyor. Çek görmemiş kambiyo senetlerine karar veriyor. Hakim yardımcısı olacak. 2 sene boyunca arkada, mutfakta dosyada eksiksiz hazırlanmasını sağlayacaka. Yargı kararlarını araştıracak, bilimsel içtihatları araştıracak. Hakime dosyaya karar vermeyi hazır hale getirecek. Hakim yardımcısının en büyük yardımcısı da hukuk fakültesi mezunu yazı işleri müdürü, kalem müdürü olacak. Hedefimiz özellikle cezada bir celsede iddianame okunsun, tanıklar dinlensin, karar verilsin, işte oraya geliyoruz. Bu yargı reformu strateji belgesi sorunu doğru yerden yakaladı. Geniş katılımla, sahadaki insanlarla ve avukatlarla hazırlandı.

"Feyzioğlu niye alkışlamasın? Topluca çözümün konulduğu belge bu"

Sayın Adalet Bakanı'nın en büyük katkısı, Türkiye'de görülmemiş bir katılımı sağladı. O yüzden ben buradayım zaten. Yoksa ne yapacaktık, 'okuduk olmamış' diyecektik. Ama şimdi kendi cümlelerimizi görüyoruz. İnsanlar da şaşırıyorlar 'Metin Feyzioüğlu niye alkışladı' diyorlar. Niye alkışlamasın. Topluca çözümün konulduğu bir belge bu. Makul sürede yargılamayı böyle halledecekler.”

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar